Ben orduyu istiyorum..
Ben darbe istiyorum..
Ben askeri hep sevdim..
Bana işkence yapmalarını istiyorum..
Kahrolsun demokrasi..
Yaşasın asker..
Yürüyün beee..

Kıvır kıvır kumral gür saçları, ağız ve burun hatları ile çok düzgün bir yüz yapısı vardı. O'nu, Pembe veya çok açık renkli bol gömleklerle hatırlıyorum.. Üstten bir kaç düğmesi açık olurdu hep.. Vücut yapısı çok güzeldi. Küçük kalçalarını meydana çıkartan dar, dizüstü etekler giyerdi. Sınıftaki erkekler, bacaklarının güzelliğini konuşurduk aramızda..
Pıtı pıtı derler ya, işte öyle, hızlı hızlı yürürdü. Ama bu adımlarda bir güven vardı. Tam da anlamlandıramıyordum. Yaşım çok ufaktı. Ama ben, İngilizce öğretmenimiz Sezer Hanım'a aşıktım.
* * * *
Sonra bir mucize oldu. Ben o yaşta, Sezer Hanım'ın özel yaşamı ile ilgili bir şeyler öğrenmeye başladım.
Tesadüf işte, bizim oturduğumuz apartmanın, giriş katına taşınmıştı.
Evimiz, Yeşilköy'le Yeşilyurt'un hemen hemen ortasına denk gelen Baharistan sokaktaydı. Sakindi. Çok sakin ve güzeldi herşey, o zamanlar.
Akşam üstleri sokaktan eve dönerken Sezer Hanım'ın açık olan penceresinden, evinin içerisini, yaşamını görebilmeye başladım.
Ya okuyordu, ya Piyano çalıyordu. Ve ertesi gün bizlere İngilizce öğretiyordu. Yalnızdı..
Sezer Hanım, beyaz duvar piyanosunu çalarken konumu itibarı ile pencereye sırtı dönük oturuyordu. Her geçişimde kumral kıvırcık saçlarına bakıyordum, tuş sesleri eşliğinde..
Sonra, aslında çokta yalnız olmadığını farkettim. Kedileri vardı. Balkonda yatan, gerinen, yemeklerini yiyen, hâttâ zaman zaman piyanonun üzerinde, köşesinde kıvrılmış, çocukluğumun sakinliğine karışan piyano sesini dinleyen kediler vardı.
Ve benim henüz, hayatta "Kedi Kadın'lar" olduğundan haberim yoktu.
Arabamı Çınar Otel'e yakın bir yere parkettim. Çocukluğumda misket/meşe oynadığım sokakları arşınlayarak, yürümeye başladım. On tane, yüz tane, bin tane hatıra vardı içimde.
Yapraklar dökülmüştü, yerler turuncu ve sarıydı.. Fahri'lerin evinin yanından geçip bizim evin yan sokağına girdiğimde hafif bir yağmur başlamıştı..
Sonra, başka bir mucize daha oldu. O anda, yağmurun başladığı anda, ben yürüdükçe artan başka bir şey duydum..
Bir piyano sesi geliyordu..
Uğur apartmanının önüne geldiğimde, sadece piyanonun sesi vardı.
Giriş katının balkon kapısı açıktı.
Beyaz piyanoyu ve kedileri gördüm önce..
Sonra kıvırcık saçları.. Kıvırcık ama bembeyaz saçları..
Beni farketmemişti..
Çalıyordu..Çalıyordu....Çalıyordu.......
Bitirdi..
"Hocam." dedim.
Döndü, bana baktı, kalktı ve kendine has adımları ile balkon demirlerinin yanına geldi..
Elini tuttum. "Beni hatırladınız mı?" diye sordum.
"H." dedi.. Tek kelime..
ve devam etti; "Gözler.. Gözler hiç değişmiyor."
Bu yalnız kadına, hâlâ aşık olduğumu hissettim..
Anonim dedi ki...
Birsey yapmaniz gerekmiyor artik biliyormusun?
Ben bitmiyorum sen bitmiyorsun yada ben bitiyorum, sen bitiyormusun?
Cevap vermek zorunda oldugunuz birsey yok.
Duyduklarinizla ne ben ne siz baglisiniz.Kulaginizda tinitus vardi,kulaginiz halüsulasyon duydu,kimse kimsenin gizli köselerini, odalarini bilmiyor rahat olun.söylenilen iki kiside toprakta,geride bir söyleyende kalmadi.
Ben tanimadim o sesi,öyle zannettim.Telefonda söylenilen gibi tehlikeli oyunlar bitti,malina'nin sonunuda biliyoruz.The game is over............
24 Mayıs 2007 Perşembe 15:45
Arkadaşlar..
Bir yorum gönderirken daha anlaşılır şeyler yazmanızı öneriyorum. Kabul edelim ki, herkes zeki olamaz.. Mesela ben, düşündüğünüz kadar anlam çıkaramayabilirim yazdıklarınızdan..
Kulak çınlaması.. Toprakta olan iki kişi.. Telefondaki tehlikeli oyunlar ve Bachmann'ın "İnsanın gerçek ölümünün birbirlerine yaptıklarından dolayı" olduğunu anlattığı romanla.. (eğer Malina'dan kastedilen bu ise..)
ne alâkamız olduğunu ben vallahi anlamadım..
Ama bir şeye net olarak hiç katılmıyorum. Oyun bitmez!
Saygılar..
Şimdi diyeceksiniz ki; "Ne var bunda.. Neye şaşırdın?"
Levhanın en altında firmanın web sitesinin adresi yazıyor, Kocaman harflerle; http://www.hasanasik.com/
Be güzel abicim. Siteye baktığım kadarı ile son derece ciddi bir firmasınız.. Sitenizi kuran, ismini alan her kimse, size bu isimde bir abukluk olabileceği konusunda hiç bir uyarı yapmadı mı yahu?
Mazallah, isim "Hasan Aşıktır" olsaydı.. Ne yapacaktınız web sitenizin adını?
Allah Allaaaahh.. Allah Allaaaahh..
ilâve: heheheeee.. çektim geçen gün yakından..