Cumartesi, Haziran 28, 2014

TEKMELEDDİN YAZILARI

Bu yazı ve içeriği, anlaşılması açısından minimum 30-35 yaş ve üzeri okurlar için uygundur.
Tarafsız olarak düşünmenizi ve mümkün olduğunca mantıkla yanıtlamanızı istediğim konuya giriş sorusu şudur;
Bu ülkede son 10-12 yıldır Kemalist Laik Kesimin “Mahalle Baskısı” diye nitelediği olgunun, son 50 yılın ilk 40 yıllık bölümünde, Dinci kesime uygulandığını kabul ediyor muyuz?
Yanıtınız Hayır ise, yazının kalanını okumayınız.
Ama yanıtınız Evet ise, bugün yaşananların, bizlerin on yıllardır gördüğü hayaller ve bağlı olarak yaptıklarımıza karşı başlatılmış bir karşı hareket olduğunu da kabul etmek durumundasınız.
Bugün için Türkiye iki ana gruba bölünmüş, bir tarafta Kemalistler ve diğer tarafta Dinciler, çok ciddi bir savaşın içindeler.
Her seçimde AKP ve Başbakan karşıtları için düş kırıklıkları ve azalan umutlar...
Her seçimde “bunca olaya rağmen” neredeyse oylarını aynı seviyede tutan bir hükümet...
Her seçim sonrasında %43 mü, 45 mi hesapları...
Sadece MGK’da Anayasa fırlatıldığı için gecelik %7500 (YEDİBİNBEŞYÜZ)’e yükselen faizler...
Ecevit “Kriz var.” diyerek odadan çıktığı için 600 liradan 1.200 liraya çıkan dolar...
Hüsamettin Özkan, Necdet Sezer’e “Nankör Kedi” dediği için, bir saatte merkez bankasından uçan 5MİLYAR dolar...
Buna karşılık,
GEZİ OLAYLARI,
AYAKKABI KUTULARI,
SIFIRLADIN MI AVROLARI,
SOMA FACİASI - SOMA DAYAĞI,
İŞİD, REHİNELER ve fakat...
KRİZ YOK... Lan bu nasıl iş?
Sadece inkâr yüzünden mi?
Hayır... Bu nasıl iş biliyor musun arkadaşım?
Bu takım yönetiminin, birlikte hareket etmenin, akıllı olmanın, bir lidere inanmanın ve onun dediklerine koşulsuz itaatin sonucudur.
Hani bizlerin Atatürk’ten bu yana bir daha yapmayı başaramadığımız olgu.
Neredeyse 80 yıldır, sadece Atatürk diyerek, hiç bir lidere inanmadığımız, inanmak istemediğimiz, muhalefet partilerinin çıkardığı ortak lidere inanmamayı, hadi inanmayı geçtim akıl kullanarak, yıllardır ifade ettiğimiz diğer partilerin bir ortak fikirde buluşma düşüncemizin daha ilk ayağında, kendi mantığımızla yani 80 milyonda bir olan aklımızda karşı çıkarak, elimizden geldiği kadar kendi içimizde bölünmek...
Bölünmek...
Bölünmek...
Bölünmek...
Ve sonunda laik ancak dinini tanıyan ve uymaya çalışan arkadaşlarını, dostlarını, “Kandil kutluyor.”, “Oruç tutuyor.” diye ayırmak, bölmek, küstürmek...
Ben her akşam rakı içerim arkadaş...
Ama taaa 50 yıl önceden gelen ve babamın Kapalıçarşı'da ticaret yaptığı zamanlarda, tahsilat, senet-sepet, banka günü olduğu için dilimize yapışmış olan “Hayırlı Cumalar Olsun” sözünü yaftalayarak “Aha bu da dinci.” sonucuna varmak, rakının işi olamaz.
Başka bir şeyin kafası bu.
Dinci kesim, kendi içinde en fazla ikiye, bilemedin üçe filan ayrılır.
Kemalist, Laik ve AKP karşıtı olanlar yaklaşık ONBEŞMİLYONA ayrılır...
Sonra bizden neden bir b.k olmuyor? Olur mu lan?
Kemalist ama kandil kutluyor.
Laik ama namaz kılıyor.
Rakı içiyor ama hayırlı cumalar diyor.
Türk ama Kürt arkadaşları var...
Aha, Ahmet Kaya’yı da seviyor...
Facebookta bana arkadaş olmak için 5 mesaj atan bir hanım, gezi olayları sırasında paylaştığım bir video yüzünden, beni alçaklık, hiyanet ve dalalet içinde olmakla suçladı. Atatürk’çüydü.
Amerikan yapımı Homeland dizisini izlersin... CIA ve içinde dönen dolapları görürsün. Olmayacak işler oluyordur. Yapsana MIT ile ilgili öyle bir film... Yaptırmazlar.
Amerikan yapımı House Of Cards dizisini izlersin. ABD başkanı eşcinseldir. Karısı ve koruması ile üçlü yaparlar dizide... Yapsana Türkiye’de öyle bir film... Yaptırmazlar.
diye düşünürsün... değil mi?
Peki, senin düşündüklerin ve yaptıklarının bundan farkı ne?
Gençliğin, modern toplumun çok sevdiği, seveceği bir konuyu film yap Türkiye’de...
İnançsız bir annenin, gittiği hastaneye bir mescit koy, bir müddet sonra kadının buraya girerek dua ettiğini ve inanca döndüğünü göster... Bir anda o popülerliğin biter, sıfır olursun, din bezirganlığı yapmak ile suçlanırsın. Ama Sons Of Anarchy öyle bir dizidir mesela...
Adam Atatürk ile ilgili bir film yapar, sevdiğin Can Dündar’ı bir anda silip atarsın.
Ne farkın var diğerlerinden?
Ha, Pardon bir farkın var.
Takım olamıyorsun.
Akıl kullanmıyorsun.
Ama elbette,
En uzağa sen gidiyorsun,
En çabukta sen dönüyorsun...
Dolayısı ile, sen kandille, Cuma ile, namaz ile, oruç ile, benimle, onunla uğraşırken,
diğerleri takım halinde ve akıllı oyunla bize bir gol daha atarlar...
Bizde yine sosyal medya da Ekmeleddin, bizi sen tekmeleddin yazıları yazarız...
Hayırlı Hafta Sonları..

Salı, Haziran 24, 2014

sahaya çıkmıyoruz...

Lan Feliks,

Herşey birbirine ne kadar benziyor...

Özellikle ilk aşaması...
Galatasaray ve Başbakanın maça çıkıp çıkmayacağı, aday olup olmayacağı belli değil...
Fenerbahçe ve CHP-MHP ise "Öpe öpe çıkacaklar. Ekmelleddin sahada seni bekliyor." diyorlar.
İkinci aşama siyaseten çok netleşmedi ama sonuçta aynı TOP durumu... 
İki seçenek var:
1- Başbakan sahaya çıkmayacak. MHP-CHP "Yuuuh... korktu" diyecekler. Buna karşılık AKP "Biz akıllıyız, bu bir taktik savaşı diyecek."
ya da;
2- Sahada kıran kırana, ölümüne bir maç olacak. Ama öyle laf ola, torba dola bir kazanım değil, bayağı bileğinin hakkıyla yapılmış bir mücadele sonucu kazanım olacak.

Ve diğer taraf KAYBOLACAK.

Artık yersenkirşen durumu yani.

Cuma, Haziran 20, 2014

selfiniskim...

Hayat,
seni hastaneye götürmek üzere gelen ambulans ekibindeki şöförün,
diğerleri seni tekerlekli sandalyeye yerleştirmek için uğraştıkları sırada,
evinin manzarasını beğenip, denizi arkasına alarak selfie çekmesi kadar basit, yalın ve komiktir Feliks...