Cumartesi, Eylül 04, 2010

Porselen çıtladı.

Temmuz'un sonları, Ağustos'a girmek üzereydik. Hava 213 derece. Ter akıyor insanın başından, kıçından. Hani öyle zamanlar. Bir de üzerine sağ ayak başparmak tırnağın etine batıyorsa al başına belâyı...

Sedef hastalarında sıkça görülen tırnak deformasyonları yüzünden özellikle sağ ayak başparmağımın bir tarafında neredeyse 180 dereceye varan bir dönüş vardı. Doktor bir arkadaşım "Gel, alıveriyim ben onu kökünden." dediğinde yutkunmuş ve vazgeçmiştim. Acıya katlanacaktım biraz.

Sonra kendi kendime dedim ki; Ulen bırakayım ben bu tırnağı uzasın. Nereye kadar yani? Uzayıp uzayıp çıkacak bir yerden işte. O zamanda ucundan kestirir, rahatlarım.

Böylece ellemedim uzun bir zaman.

Ağustos'a girerken, benim tırnak öyle bir hâl almıştı ki, görüntüsünü filme çekip, Pamuk Prenses'teki cadıya monte etseler değme special-effect'çiler "wowww" diyecek.

A.W.'ye "şimdi n'apçam" dedim. "Gideceksin bir kuaföre, pedikürcüye düzgünce kestireceksin, rahatlatır o seni." diye yanıtladı. Zaten tırnak öyle bir uzamış ki, hani pedikürcü yapamam derse bir sanayi sitesi bulmam lâzım diye düşünüyorum. Âlet edevat sıkıntısı olmasın.
"Lan yapma etme, ben hayatım boyunca pedikür yaptırmamış bir metro erkeği olaraktan, kimi bulurum, nasıl ederim." diye düşünüyorum.

Neyse efenim, günlerden bir gün, öğleden sonra saat 4 filân... İşlerimi tamamlamış eve dönüyorum arabayla.
Evin arka sokağında bir baktım; "Aaa... M. Kuaför." daha önce hiç dikkat etmemişim.
Zınk diye durdum ve indim.
Kıçımda bermuda şort, ayaklarımda topuklarına basılı, yumuşacık beyaz Converse'ler, ayıptır söylemesi. Hava hâlâ vıcık. Sanırım 208 dereceye düşmüş olmalı.

Kuaföre yaklaşırken şöyle bir bakındım, etrafta kim var kim yok diye.
Yandaki dükkanın kapısında iki tane hanzoseksüel aga muhabbet ediyorlar. Pedikür yaptıracağımı duymasalar iyi olur.
Kuaförün kapısında ise, heriflere 5-6 metre mesâfede iki kız oturuyor.
Birinin her hâlinden manikür-pedikür işlerine baktığı belli oluyor. Çünkü bayan kuaförlerinde çalışan kızların ortak bir saç biçimi ve rengi oluyor. Üstleri civciv sarı, dipler ise kuzgun siyah.
Yanındaki kız ise sanırım akşama bir düğün ya da organizasyona katılacağı için gelip saçını, makyajını yaptırmış, ayrılmadan önce kapıda civciv ile bir sigara molası vermiş bir abla. Yüzü porselen bebekler gibi. Sonradan camda okudum. "Porselen makyaj yapılır" diye.

Ben yanaştım bunların yanına ürkek ürkek.

"İyi günler, pidikür yapıyomusunus?" (Adamlar duymasın diye pedikürü kısık sesle ve çok zarif söyledim tabi.)

Civciv "Tabi yapıyorus. İsterseniz hemen geçin içeri." dedi.

-Yok ben şu anda işten geliyorum, müsait değilim. Yarın kaçta geleyim?

- Akşam 7 gibi bekleriz sizi...

-Yalnız bir sorun var. Bende sedef hastalığı ve tırnak deformasyonu var. Bir bakın isterseniz de ona göre karar verin.

Bunu söylediğim sırada tırnağımı görsün diye, ayağımı convers'ten çıkarırken, sıcaklığın ve terinde etkisi ile hafif gri renge dönüşmüş astar da ayakla beraber dışarı geldi.

Zaten bir garip cadı tırnağı, yanında astar, şort, ter, sıcak ve her türlü iğrençlik.

O anda iki şey oldu. Daha doğrusu birinden eminimde, diğerini sanki duymuş olabilirim.

Civciv, tırnakla tanıştığı anda çok ciddi bir travma geçirdi. ( Doktor alalım o tırnağı dediği sırada benim yutkunmam çok hafif kalır yani.) Öyle bir yutkundu ki gitti dedim kız...

Yandanda sanki bir porselen çatlama sesi duydum ama dediğim gibi emin değilim.

* * * *

Ertesi gün, akşam üzeri saat 18,35... A.W. eve geldi.
Kapıdan girer girmez bana baktı; "Hayırdır." dedi. "Nereye gidiyorsun böyle duşlar alınmış, giyinilmiş, saçlar jölelenmiş?"
-Arka sokaktaki kuaföre, pediküre...
-????

* * * *

Korktuğum gibi değilmiş olay. Biraz canım acıdı ama civciv çok rahatlattı gerçekten.
Üstelik, "Beyefendi, bu kadar büyütmenize gerek yok. Buraya öyle hanımlar geliyor ki, sizin bu sorununuz hiç kalır onların tırnaklarının yanında..." diyerek.
Kremler, ovmalar, masajlar, özel terlikler, civcivler... Hayat güzelmiş meğer.

Geçenlerde yine gittim.

Artık ayda bir kez pediküre gidiyorum.

Yaaa, işte böyle.

Görüşelim.