Perşembe, Aralık 17, 2015

mef ulü failatü mefailü failün…

Sevgili Feliks,
Ben Profesör Aziz Sancar’ın bir yakını olsam…
Oğlu, yeğeni, kuzeni, amcaoğlu, ablası, kızı vesaire…
Ve ister memleketi Mardin’de kalmış olsam, ya da bir büyük şehirde yaşıyor olsam…
Kürt milliyetçisi olmasam, AKP’li de olmasam…
Atatürk’ün partisi CHP’yi ya da MHP'yi desteklemiş olsam bu güne kadar…
Bizim Aziz büyük bir başarıya imza atmış olsa…
Nobel ödülünü vermiş olsalar ona…
Türk Bayrağı ile resim çektirmiş olsa…
Bu bana Cumhuriyet’in hediyesidir dese…
Ben de bu hediyeyi memleketime hediye ediyorum diye ilave etse…
Yurdumun iki cepheye bölünmüş insanlarının yarısı “Yaaa, işte Atatürk’çü Profesör. Bizden bu.” diye bağırsalar birkaç gün…
Sonra, Cumhurbaşkanı ve Başbakan onu kabul etseler…
O’da gitse…
Genel Kurmay Başkanı ile görüşse…
Nobel Ödülünü Atatürk’e ithaf etse, Anıtkabir Müzesine sunsa…

Tam bunlara sevinirken…
Aynı %50 başlasa ince ince geçirmeye bizim Aziz’e;
Cumhurbaşkanına “Allah Razı Olsun.” dedi… filan.
Anıtkabir’de Fatiha okudu… falan.
Zaten Ülkü Ocaklarına yakınmış… fülün.
Başa dönüyorum…
Ben Profesör Aziz Sancar’ın bir yakını olsam…
Oğlu, yeğeni, kuzeni, amcaoğlu, ablası, kızı… vesaire…
Bakarım ağabeycim, kim daha keskin, kim daha yobazca davranıyor, kim daha çabuk adam harcıyor?
Ve karşılığında “rol bile olsa” akılcı davranarak kim daha kucaklayıcı görünüyor?
Kim Stockholm’e özel temsilci gönderip bizim Aziz’i davet ediyor?
Derim ki kendi kendime, “Helal olsun adamlara…”
Sonra başlarım düşünmeye, “Len bugüne kadar ben bu partiye hiç oy vermedim ama düşünmeliyim herhalde bir kez daha…”
Diğerleri bizim Aziz’i iki dakikada Orhan Pamuk’la aynı teraziye koymaya başladılar.
Evet, evet… Bir dahaki seçimde ben AKP’ye oy vermeliyim…
* * *
Sonra sen…
Aziz’in akrabası olmayan sen…
Yani ben...
Başlarız düşünmeye;
“Ulen nası’oluyo da AKP her seçimde oyunu arttırıyo?” filan…
“Arkadaş bütün kabahat, Bahçeli ile Kılıçdaroğlu’nda…” falan…
“Dur şimdi, sosyal medyada Aziz Sancar’a bi’de ben giydireyim…” fülün…
mef ulü failatü mefailü failün…
Hastayız biz.
Geçmiş olsun.

Perşembe, Aralık 03, 2015

yansıman...

kafa yorup birisini tanımak güzeldir, iyidir...
kafa yorduğu halde birisini yanlış tanımak (ön yargısız ise) hoş değildir...
kafa yormadan ve tanımadan atıp tutmak, boşluktur, yanılgıdır ve kötüdür...
ama tanıdığını "düşündüğü" kadarıyla, fazlasına "kendince" gerek görmeden, bilerek değer ve uğraş vermeden, sadece duydukları ve ön yargılar ile atıp tutmak çok kötüdür...
kötü olabilirsin, çünkü bu insâni...
ama çok kötü olma !
çünkü düşündükleriniz, söyledikleriniz, yaptıklarınız, yazdıklarınız ve davranışlarınız,
aynanızdır.
her yöne yansır.

Çarşamba, Aralık 02, 2015

Kingdom Of Heaven

Gerçekte, hiçbirimiz sonumuzu kestiremiyoruz...
... ya da o sona kimin elinden gideceğimizi bilemiyoruz.
Bir Kral, bir adamı harekete geçirebilir.
Bir baba, oğlundan talepte bulunabilir.
Veya o adam, kendi kendine de harekete geçebilir.
Ve o adam, işte o zaman gerçekten kendi oyununa başlamış olur.
Unutma, nasıl oynamış ya da oynatılmış olursan ol...
... seni piyon gibi kullananlar, Kral veya güçlü adamlar da olsa...
ruhun sadece sana aittir.
Tanrı huzuruna çıktığında diyemezsin ki...
..."ama bana öyle emretmişlerdi"...
...ya da "ama şartlar o dönemde müsait değildi."
Bu yeterli olmayacaktır.
Unutma...