Yorumsuz.
2-
BULGULARIYLA TK 1951 KAZASI
Yakıt problemi, kuş çarpması, buzlanma, windshear, wake turbulence, motor arızası, uçuş kumanda system arızası bulunamamıştır.
-Uçuş kaidelerine uygun olarak ikinci pilota havayolu operasyonları eğitimi verilmekte ve diğer bir ikinci pilot gözlemci olarak kokpitte bulunmaktadır.
- Otomatik güç ve 2 nolu otomatik pilot (autopilot and autothrottle) kullanılmaktadır.
- O anda uçan pilotun tecrübesizliği nedeniyle uçak ILS alçalmasının başlangıcında ILS’i yüksek hızla ve irtifada yakalayabilmiş ve iniş pozisyonuna geç intibak etmiştir. (Aircraft was initially high and fast on the approach),
-DFDR, Radyo altimetre iki bin feet irtifada iken birden -8 feet gösterdiğini, CVR kayıtları ise aynı anda iniş takımları uyarısı alındığını kaydetmiştir. (GPWS sistemi uçağın inmek üzere olduğunu düşünerek, pilotları iniş takımlarının hala açılmadığı hakkında uyarıyor.) Pilotlar öbür irtifa göstergelerinin doğru irtifayı göstermesinden dolayı ve haklı olarak bu olayın üzerine düşmüyor. (Fakat bu sırada akıllarına gelmeyen başka birşey daha oluyor ve R/A arızası uçağın yere inmek üzere olduğu sinyalini Autohrottle sistemine göndererek onun "retard" moduna girerek motorların gücünü rölantiye (flight idle) almasına neden oluyor. Başlangıçta zaten süratlerini düşürmek isteyen pilotlar istedikleri sürate erişip de, daha da altına düşmesine rağmen 100 saniye boyunca sürat göstergelerini kontrol etmemiş ve neticede uçağın sürati olması gerekenin 40 kt. daha altına inmiş.
-Bütün bunlar olurken her şeyi normal çalışan 2 nolu radyo altimetrede herhangi bir arıza tespit edilmemiş, onun sinyal verdiği 2 nolu A/P normal olarak uçağı ILS Glide slope üzerinden alçalmasına devam ettirmiş.
-Uçakta bulunan her üç pilot da o anda uçuş için en önemli olan sürat göstergesine bakmayı ihmal etmiş. CVR kayıtları bu sırada kaptanın ikinci pilotla iniş öncesi çek list kontrolü yaptığını kaydetmiş.
-Uçak 400 feet’e vardığında STALL alarmının (stick shaker) titreşime başlaması üzerine ikinci pilot hemen motorlara tam güç vermiş.
-Kaptan acil durum üzerine lövyeyi ikinci pilottan alırken, ikinci pilot motor kumandasından elini çektiği halde kaptan elini motor güç kolları üzerine koymamış. (İkinci pilotun kaptanın elini motor kolunda hissetmeden çekmemesi, kaptanın da bu durumda otomatik bir şekilde elini gaz kolları üzerine getirerek tam gaz pozisyonunda tutması gerekirdi. (Birçok havayolunda iniş ve kalkış anında her iki pilotun da elleri gaz kolları üzerinde bulunur.) Bir numaralı R/A’den yanlış sinyal almaya devam eden A/T sistemi "retard" modunda kalmış her iki pilotun da elinin gaz kolunu tutmaması nedeniyle de geriye rölanti durumuna geri gitmiştir.
-6 saniye sonra bunun farkına varan kaptanın gaz kollarını tam gaza getirmesine rağmen geriye kalan irtifanın azlığı nedeniyle uçak yere vurmuştur. Tam gaz motor gücünün yarattığı ivme nedeniyle çarpma sırasında uçağın burnu son saniyelerde havaya kalkmıştır.
-Avrupa’nın en tecrübeli kontrolörleri arasında gösterilen Amsterdam kontrolörleri, çok iyi olduklarının bilincinde olarak, hava trafiğini mümkün olduğu kadar akıcı tutmak gayesiyle, bazen pilotlara oldukça zor komutlar verdikleri, aniden yaptıkları değişikliklerle onları zor durumda bıraktıkları biliniyor. Yaklaşmanın en zor bir kısmında olağandışı bir komut alan pilotlar, eğer alçalma için mükemmel bir konfigurasyona da girmemişlerse, riskli bir iniş yapmakla go around opsiyonu arasında kalabiliyorlar. (Bu konu araştırılarak, pilotların son ve kritik bir anda gelen bir “son dakika zorlu manevra”yla karşı karşıya kalıp kalmadıkları tespit edilmelidir.)
-Bu kaza nedeniyle Boeing yayınladığı en son bildiriyle, pilotların bilhassa uçuşun en kritik anlarında sürat ve irtifa unsurlarına dikkat etmelerini tavsiye ediyor.
-DFDR’ın kaydettiği en son 8 uçuştan 2’sinde R/A arızası kaydedilmiş fakat “hard fault” olarak rapor edilmemiş ve THY’nin bakım kayıtlarında arıza raporu ve işlem yok.
Emniyetli bir uçuş için uçağın irtifası ve sürati bu kadar önemliyken, uçakta bulunan üç pilot da aniden gelişen olaylar karşısında süratin aniden limitlerin altına indiğini fark edememiş. İrtifanın gelişmesini otomatik pilota bırakırken, A/T’ın da sürati kontrol altında tutacağına inanarak, bu arada aniden gelişen “Radyo altimetredeki arıza” ve bunun neticesinde oluşan “iniş takımları açık değil alarmı” ile ve gittikçe yaklaştıkları piste varmadan yapılması gereken çek list üzerine konsantre olmuşlar. İkinci pilot uçuşu yapan olduğu halde tecrübe ve eğitim eksikliği nedeniyle bunu fark etmemiş, kaptan bütün olaylara hakim olması gerekirken, aniden ortaya çıkarak hızla gelişen olaylar sırasında o da bunu ihmal etmiş. Üçüncü pilotun ise o kadar tecrübesine rağmen olayları yakından takip edemediği veya yanlış durumlara konsantre olarak, o kadar önemli olmasına rağmen onun da sürat düşüşünü göremediği veya gördüğü halde kaptanın zamanında müdahale edeceğini sandığı veya kaptana olan saygısından dolayı müdahale edemediğini tahmin ediyoruz. CRM.
Modern uçakların sağladığı “otomasyon ve güvenilirlik” pilotların daha fazla bu sistemlere güvenmesine ve onları daha fazla kullanmasına yol açıyor. Yakıt masraflarını oldukça azaltığından dolayıda şirketlerin de bunu teşvik etmesi, devamlı ful otomasyonla uçan pilotları birer sistem kontrolörü ve personel menejeri durumuna getirdi. Bütün bunlar pilotların manuel uçuşla kazandıkları ve formda tuttukları melekelerini kaybetmelerine ve en ihtiyaç duydukları anlarda bu eksiklikler nedeniyle basit hatalar yaparak, kazalara neden olabiliyor.
Bu kazada olduğu gibi “otomatik uçuşa aşırı güven” nedeniyle her şeyin yolunda gittiğine dair kokpitte aşırı bir rahatlık duygusunun hakim olduğu o kadar önemli olduğu halde sürat göstergenin 3 çift göz tarafından görülememesine neden olduğu görülüyor.
Uçak piste bir kilometre kala saatte 175 Km hızla tarlaya evvela kuyruğunu çarpmış, daha sonra iniş takımları tarlaya gömülerek kırılmış. Bu ağırlıkta bir uçağın iniş sırasındaki hızının saatte 260 km olması gerekirdi. Tarlanın ıslak killi çamur olması nedeniyle uçak 150 metre mesafe içinde fazla sürüklenmeden üç parçaya kırılarak durmuştur.
Motorlar yere vurmanın şiddetiyle bağlantı cıvatalarının kırılması nedeniyle kopmuş, durmanın ani oluşu nedeniyle hala palleri döner bir şekilde uçağın 250 m. ilerisine doğru dönerek yuvarlanmıştır.
NOT:
Boeing uçaklarında motorlar, kullanılan cıvataların özelliği nedeniyle belli bir şiddete maruz kalınca kırılacak bir şekilde tasarlanmıştır.
Airbus uçaklarında ise motorların kopmaması için mümkün olan en sağlam cıvatalar kullanılır.
Uçuş sırasında bölgede bulunan alçak bulutlar ve havanın puslu olması nedeniyle pistin görüş mesafesi düşüktür. Pilotların kaza anına kadar onu görebildiği şüpheli olup pilotların aynı zamanda pisti görmeye konsantre olduğu tahmin edilmektedir.
Hollanda Savcılığı kaza data kayıtlarını elde etmek istemektedir. Fakat kanunlar gereği olayda rehine alınması, terörizm ve cinayet varsa bu datalar kendilerine verilir.
Şu anda kaza hakkında birbirine paralel iki araştırma yapılmaktadır:
1- Ortada bir suç unsuru ve suçlu olup olmadığını araştıran kriminal araştırma.
2- Kazanın sebeplerini bularak, bunların tekrar etmemesi için dersler çıkaracak olan bağımsız bir havacılık araştırması.
Kaza araştırma grubu, ilk datalar değerlendirildikten sonra Boeing’e bir uyarı mektubu göndererek, Radyo altimetresi arızası durumunda otomatik pilotun ve otomatik gücün belirgin bir arıza sinyali vererek, devre dışı kalarak bu sistemin son yaklaşma ve inişte kullanılmaması tavsiyesinde bulunmuş ve bu yönde gerekli düzeltmelerin yapılmasını istemiştir.
NOT: Bu eksikliğin ortaya çıkması ambulans avcılarını son derece sevindirecek ve Boeing şirketinin başını oldukça ağrıtacak. Kazaya uğrayanların ABD’de açılacak davalar sonucu oldukça yüklü tazminat almaları beklenebilir.
NOT: Boeing kısa bir zaman önce kısa süreli gelip geçici R/A arızalarının olduğunu bunun içinde bazı bakım önlemlerin alınması gerektiği yazısını bu uçağın işletmecilerine göndermişti. Bu yazınında daha sonra kaza raporlarına ve dava dosyalarına girmesi beklenmektedir.
Araştırma ekibi şu ana kadar uçakta 1 nolu R/A arızası haricinde başka bir arıza tespit edememiştir.
Uçakta bulunan ve iki bin 500 feet altında çalışan bu iki R/A sistemleri, pilotlara uçağın yerden yüksekliğini gösterdiği gibi aynı zamanda pilotlara uçağın iniş için her yönden hazır olmadığını hatırlatan ve sesli uyarı sinyalleri veren çok önemli bir sisteme GPWS’e de sinyal gönderir.
1 nolu R/A arızası durumunda:
1- İki R/A göstergesinin gösterdiği irtifada farklılıklar gösterir veya göstergesinde kırmızı İNOP bayrağı görülür.
2- Her iki otomatik pilotun birden APPROACH modunda (dual channel APP) kullanılmasını önler.
3- Flight Director göstergesinde Command Bar’lar ortadan kaybolur. (Arıza belirtisi) muhtemelen kırmızı İNOP bayrağı görülür. (Bu olay da uçuşun en kritik anında uçucuların dikkatlerini dağıtmaya ve bu konuda onları biraz düşünmeye zorlar)
4- GPWS alçalma, go-around ve ilk yükselme safhalarında aniden ve sebepsiz yere Configuration alarmı verir.
5– Zamanı gelmeden FMA’de RETARD mesajı görülür (Flight Mode Annunciation) A/T’a verdiği retard komutuyla beraber motor güç kollarını rölantiye çeker. (Bu komutun 27 ft yükseklikte verilmesi gerekir)
SONUÇ:
PİLOTLAR:
1- Uçuşun kritik safhasında uçağın süratini kontrol etmeyerek beklemedikleri bir anda ve alçakta stall’a düşmesine neden olmak.
2- Stall’ın geleceğini zamanında tespit edememek.
3- 400 Feet’de gelen stall titreşimleri üzerine kaptan kumandaları almasına rağmen güç kollarına elini koymaması üzerine A/T sisteminin onu geriye çekmesi ve kaptanın bunu 6 saniye gecikmeyle düzeltmesi fakat kalan irtifa ve süratin uçağın kurtulması için yeterli olmaması.
4- R/A’nin arızası nedeniyle A/T’ın uçağın motor güç kollarını rölantiye aldığını zamanında tespit edememek.
5- RETARD mesajını doğru algılayamayarak A/T sistemini OFF’a alarak uçuşu manuel olarak devam ettirmemek.
6- Durum muhakemesini kaybederek olayları doğru ve zamanında tahlil edemeyerek gereken reaksiyonları zamanında gösterememek.
7- Uçuşu yapan pilot 1000 ft. altında uçarken bir elini gaz kolu üzerinde tutması gerekirken bunu yapmamak.
8- Yaklaşmayı zamanında ve doğru yapamayarak yapılması gerekenleri “fully configured” son saniyelere bıraktıklarından durumu daha da zorlaştıracak faktörlerin aniden ortaya çıkması sonucunda çaresiz kalmak.
9- CVR ve DFDR kayıtlarından iniş takımlarının ve flapların ne zaman ve ne süratteyken açıldığı belirtilmemiş. Pilotların bu işlemi de yapmadan önce muhakkak uçağın süratini kontrol etmeleri gerekirdi, bunun yapılmadığını ve configurasyon işlemlerinden sonra uçakta sürat düşmesinin daha da ve aniden artığını tahmin ediyoruz.
10- Uçuşun en kritik bir anında sessizce RETARD mesajının belirmesi, onun kolayca dikkate alınmamasına neden olmuştur. Pilotların bu mesajın neden ve nasıl oluştuğu ve bu durumda neler yapmaları gerektiği hakkında eğitimlerinin yeterli olup olmadığı sorgulanmalıdır.
11- Alçalma sırasında genellikle rölantide çalışan motorların A/T tarafından tekrar rölantiye çekilmesi veya orada tutulması da pilotları kaygılandırmamış olabilir fakat bu onların sürat göstergesini devamlı olarak kontrol altında tutmaması için bir mazeret olamaz.
BOEİNG:
1- Bir nolu R/A arızalı olduğu halde A/T sistemini faal halde tutması ve bunun birde sessizce belirgin bir uyarı vermeden uçağın motor güç kollarını rölantiye alması kabul edilemez bir durumdur.
2- Auto throttle sisteminin R/A hatası durumunda belirgin bir sinyal vererek “RETARD, RETARD” sesli uyarısıyla devre dışı kalması daha güvenli olurdu. Uçuşun en kritik bir anında sessizce RETARD mesajının belirmesi onun kolayca dikkate alınmamasına neden olmuştur.
3- Auto throttle sistemi uçağın yere yakınlığı sinyalini 1 nolu R/A sisteminden alır. Pilotlar bu sistemin o anda kullandıkları 2 nolu A/P sistemiyle bağlantılı olmadığını düşünerek 1 nolu sistemdeki arızayı dikkate almamışlardır. Bunun mühendislerce önemli bir sebebi olmasına rağmen mantığa uymaması kullanıcıları yanıltmıştır. Bütün aynı taraftaki sistemler beraber çalışsaydı yanlış anlaşılma olmayacak ve pilotlar yalnız o taraftaki sistemin çöktüğüne inanarak ve hiçbir yanlış anlaşılmaya fırsat kalmadan arızalı taraftaki A/P ve A/T’ı devre dışında bırakarak full manuel uçuşa geçerek bu duruma düşmeyeceklerdi. Sistemin bu şekilde çalıştığını uçucu ve bakımcılardan bilen çok azdır, bunun ne kadar önemli bir programlama hatası olduğu bu kazayla ortaya çıkmıştır.
4- R/A sistemi bu kadar hatalı bir sinyal gönderdiği halde sistem bilgisayarları bunun yanlış olduğunu diğer R/A sinyalinden çözerek anlayamamış ve onu devreden çıkartmadığı gibi bir de hatalı sinyale uygun olarak işlem yaptırmıştır. Ayrıca R/A göstergesinin hatalı mesaj vermesi durumunda kırmızı bozuk bayrağının “RED FLAG” görülmesi sistemin anlaşılabilirliği ve güvenliği için gereklidir.
5- Uçağın stall süratine yaklaştığını, titreşimli ikaz sisteminden daha evvel devreye girecek sesli bir uyarının "deceleration alert" sisteme ilave edilmesinde fayda vardır. 400 feet’e kadar alçalmış bir uçakta stick shaker’in sağladığı uyarının ne kadar usta olursun hiç bir pilota faydası yoktur.
6- Uçağın bilgisayarları R/A’den hatalı sinyal aldıklarında A/T sistemini ya devreden çıkartmalı yahut da doğru çalışan sistemden sinyal alacak şekilde programlanmalıdır. Bunun yapılması ve uygulanması çok kolay olup Boeing bu değişikliği en kısa zamanda yerine getirmelidir.
7- Radyo altimetre imkansız olan bir değer okuduğunda (-8 ft.) göstergesinde kırmızı İNOP bayrağının görülmesi ve sistemin tamamen devreden çıkması gerekirken yanlış dataları sisteme göndermeye devam etmiştir.
8- Aynen bu kazada olduğu gibi kesin ve açık mesaj içermeyen system hataları en sonunda bir kazaya sebep olacaktır. Bu yanlışlığın en kısa zamanda düzeltilmesi gerekir.
THY:
1- Uçuş İşletme başkanı, Başpilot, ve Eğitim Başkanının o makamlara uygunlukları tartışılmalı, gereken tedbirler acilen alınmalıdır.
2- Şirketin hat eğitimi mercek altına alınarak;
a- Bu ekibin daha rahat havaalanları varken Avrupa’nın en zor ve stresli bir havalimanına uçuş eğitimi yapabilecek kapasite olup olmadıkları araştırılmalı, eğer değillerse mesul olanlar hakkında gerekli işlemler yapılmalıdır.
b- Uçuşu yapan üçlünün bu sefer için ne kadar uygun olduğu araştırılmalıdır. (Üçüncü pilot eğer daha kıdemli ve tecrübeli biri olsaydı yapılan hataları zamanında görür ve icabında müdahale etmekten de çekinmezdi.
3- Pilotların üçünün de uçuşta en önemli sürat ve irtifayı devamlı kontrol etmemesi THY’nin de ciddi bir eğitim eksikliğini ve CRM zafiyetini ortaya koymaktadır.
4- Şirketin büyümesiyle orantılı olarak eğitim ve kontrol fonksiyonlarını yerine getirmediği bu kazayla bir kere daha ortaya çıkmıştır.
5-Kokpit hiyerarşisinin askeri rütbe, yaş ve uçuş saatine bağlı olmadığını, eğitim ve tecrübesine güvenenin o anda kokpitteki konumu ne olursa olsun, tehlikeli gördüğü anda gerekli uyarmayı zamanında yapması veya anında duruma müdahale etmesi gerektiği bir kere daha ortaya çıkmıştır. CRM
6- THY ve diğer birçok havayolları pilotlarının son yaklaşmaları otomatik pilotla yapmasını tercih etmektedir. Bunun sebebi de yanlış veya kötü yaklaşma nedeniyle pas geçerek boşuna yakıt sarfiyatına neden olmamaktır. Bu sebepten şirketlerin bundan sonra pilotların hiç olmazsa ideal durumlarda manuel iniş yapmalarını tavsiye etmeleri ve pilotların bunları sıkça yaparak uçuş melekelerini korumaları gerekmektedir.
SHGM:
Yukarıdaki maddelerin hepsi ve Isparta kazası hakkında yazdıklarımız bu organizasyondaki zafiyeti açıklamak için fazlasıyla yeterlidir.
THY Bakım:
Uçaklarda bazı elektronik arızalar çok kısa süreli, kendini belli etmeyen, ne zaman ve nasıl kendisini göstereceği belli olmayan arızalar olup, bunların devamlı olarak kendisini gösterene kadar teşhisi ve tamiri imkansız gibidir. Ancak modern uçaklarda bunlarla ilgili bilgisayarlarda uçağın bilgisayar hafızasını sorgulayarak arızalar bulunabilmektedir. Eğer pilotlar arızayı görmez ve rapor etmezse bakımcıların bilgisayarları hafızası yoklaması gerekmez.
Bakım kayıtlarından böyle bir arıza kaydı yok. Bu durumda daha evvelki arızaların çok kısa süreli olduğu ve pilotların dikkatini çekmeyecek bir şekilde olduğu ve bu nedenle rapor edilmediği sanılıyor. Boeing’in B-737 uçakları için hazırladığı R/A ile ilgili yazıyı zamanında aldıkları ve gerekeni yerine getirdikleri anlaşılırsa bu uçak için bakım zafiyetinden bahsetmek olanaksızdır.
ULAŞTIRMA BAKANLIĞI:
Isparta ve THY kazasının ardından yazılanları artık dikkate almalı, korunamayacak, affedilemeyecek duruma düşenleri sistemden ayıklamalıdır.
TALPA:
Şimdiye kadar yaptığı basın toplantılarının videolarını seyrederek artık neler yapmamaları ve neler söylememelerini öğrenmelerini ve bu kazalardan alınması gereken dersleri öğrenmeleri ve öğretmelerini diliyoruz.
ÜNAL BAŞUSTA
İngilizce kısaltmalar ve manaları:
R/A: Radyo altimeter
CVR: Cockpit voice recorder ses kaydı
DFDR: Digital flight data recorder data kaydı
A/P: Auto Pilot otomatik pilot
GPWS: Ground proximity warning system-Yere hazır olmadan yaklaşma yapıldığında alarm veren system
STALL: Uçağın havada tutunamayacak süratte kalarak düşmesi
İNOP: Bozuk
APPROACH: Yaklaşma
1 yorum:
BUDUR İŞTE, NECMİ EKİCİ HALA DİYORKİ PİLOTLAR KAHRAMAN.
Yorum Gönder