
Abicim, şimdi dün gece izlenecek bir sürü şey var, tamam mı?
Bunlardan birisi nihâyet "Issız Adam". Ve daha sonrada Lost'un 5. sezonunun ilk 3 bölümü...
Issız Adam'ın baş kahramanlarından birinin adı, "ADA".
Filmin nete düşen kopyasının tam orta yerinde ise belli belirsiz "MOST" yazıyor.
Benim aklım Lost ve oradaki adadayken, önümde bir most ve başka bir Ada var...
Bir ara Ada, sevişme sahnelerinden birinde (Çocuğun adı neydi unuttum) adamın üzerinde kendinden geçip kaybolurken, "Ulen" dedim, "amma tesâdüf, Lost'ta da en son ada kaybolmuştu. Most'ta da şu anda Ada kayboluyor."
Şaka bir yana,
Issız Adam'ın nesinin bu kadar gümbürtü koparttığını anlayabilmiş değilim.
Onlarcasını gördüğüm, bâzılarını içinde yaşadığım, sıradan, herkesin başına gelebilecek bir ilişkinin nesi etkiledi bu kadar bu insanları?
Bir tek finâlde, adamın haberi olmadan, kızın müstakbel kaynanasını ziyâret etmesi iyi bir fikirdi senaryo açısından... Kendisinden 40-50 yaş büyük teyzeye Müzeyyen abla demesi de komikti.
Müzeyyen abla o eve gelmeseydi, adam Ada'yı daha çoook şeederd, pardon, kaybederdi, ama iki kadının bekâr bir erkeğin evinde yer alışı, kralın hâkimiyetini sorgulamasına sebep oldu ve şut.
Adam, el yapımı sarmaların, birlikte yapılan kahvaltıların adamı değil. Öyle olsaydı zâten, filmin adı da " Reçel Adam" olurdu, misâl.
Ne var bunda?
Bu tipte bi sürü ıssız kadın da var.
Bâzen gerçekten diyorum ki; ya ben anlamıyorum ya da ben anlamıyorum.
Üçüncü bir olasılık küçükte olsa, ben anlamıyorumdur.
Filmde en başarılı bulduğum tip, Ada'nın kankisi... Hani elindeki peçeteye tükürüp sigarasını orada söndüren. Torpil geçtim. Çünkü çok eski arkadaşım M.'ın kızı.
Lost içinde söyleyeceğim şeyler var.
Bu dizinin senaristleri dünya nüfûsunun büyük bir çoğunluğunun zekâ yapısını büyütüyorlar bence.
Dizinin içindeki oyuncuların, ne olduğunu kendilerinin bile anlamadığına dair metinler var.
Hele bir yerinde annesi "ne oldu?" dediğinde, Hugo'nun anlattıkları müthişti...
Hani bana da anlatsa Hugo şu aşağıda söylediklerini, ben de atarım şişmanı tımarhâneye...
O sekanstaki, alt yazıyı nokta-virgülüne dokunmadan yapıştırıyorum aşağıya...
Hugo anlatıyor;
"Düştük...
...şu çılgın adaya.
Kurtarılmayı bekledik ama gelen giden olmadı.
Sonra bir duman canavarı vardı...
...adada başka insanlar vardı.
Onlara diğerleri dedik ve bize saldırmaya başladılar.
Bazı ambarlar bulduk...
...birinin içinde her 108 dakikada basman gereken bir tuş vardı...
O kısmı hiç anlayamadım.
Ama... diğerlerinin ambarlarla bir alakası yoktu.
Onlar Dharma girişimcilerini işiydi. Ama hepsi ölmüştü.
Diğerleri onları öldürmüş ve şimdi de bizi öldürmeye çalışıyorlar.
Sonra diğerleriyle iş birliği yaptık.
Çünkü daha kötü insanlar gemiyle geldiler.
Desmond'un kız arkadaşının babası onları bizi öldürmeleri için yolladı.
Biz de onların helikopterini çaldık...
...ve gemilerine uçtuk, ama patladı.
Adaya da geri dönemedik...
...çünkü ortadan kayboldu. Sonra okyanusa düştük...
...ve bir süre sürüklendik.
Ta ki bir gemi gelip bizi alana kadar.
O zaman, altı kişi kalmıştık. O kısım doğruydu.
Ama...
Ama insanların geri kalanı...
Uçaktaki insanlar...
Hâlâ o adadalar."
:))))))))
terelellliii- terelellliiiii.......
Ada'nın siyah-beyaz sütyeni güzeldiii...