Pazar, Ekim 21, 2007

Oje

Saat: 09,30
Sabah kalktığımızda, A.W. gece düşünde teröristlerle boğuştuğumuzu, sonra karakollara düştüğümüzü, sıkıntılı bir gece geçirdiğini anlattı.. "Hayırdır." dedik, kapadık konuyu..

Saat: 13,20
Referandum için oy kullanmaya gittik. Hep berâber. Lina'da var.
Lina oy kullanmaya "Oje'ye gitmek." diyor.. Parmağın boyanması hesâbına..
Kimseler yok sayılır. Dikkatimi çeken tek şey, Karşıyaka Yelken Kulübünde ilk kez gördüğüm kara türbanlı ve kara elbiseli görevli bir kadındı, seçim sandığının yanında.
Oyumuzu hemen kullandık, imzâlarımızı attık. Bir bayan "parmağınızı uzatın." dedi.
A.W. kibarca, parmağına bu mürekkebi döktürtmek istemediğini söyleyip dışarı çıkmaya hazırlanırken, olay âniden büyüdü..
Şöyle;
Kadın, "Dökücem, dökücem.." diye bağırınmaya başladı. Diğer bir kişi bana "Siz?" dedi, "Bende istemiyorum.." dedim.
-Döktürtmek zorundasınz..
-Böyle bir kânun maddesi varsa bize gösterin, ayrıca son seçimlerden sonra, bunun son olduğu, bir daha mürekkep kullanılmayacağı televizyon ve gazetelerde yazmıştı. İstemiyoruz.
-Mêmur beeey..

Son derece iyi bir yaklaşım gösteren biri sivil diğeri resmî iki polis, "N'oldu beyefendi..?" dediler.. Anlattım.
O sırada A.W. dışarı çıkmıştı ama içeriye iyi giyimli başka bir karı koca girmişti.
Adam bana dönerek "Ne yâni.. Neden sürdürmüyosun ki? Herkes sürdürüyo işte.." gibisinden cümleler edince , gülümsemişim sanırım..
Adam, "Niye gülüyosunuz.. Bunda gülecek ne var?" diye ikinci defa çullanınca, dayanamayıp,
"Siz benim için iki parmağınıza birden sürdürün, isterseniz.." dedim.
"Sen de ayak parmağına sürdür o zaman.." diye cevapladı adam beni..
"Bunun bir ileri adımında, nerene sürmen gerektiğini söylersem, burada kavga çıkar yalnız.." dedim, mutlu seçmene..
Cevap vermedi. (İyi ki..)

Ben de çıktım. Yürürken polisler, "Beyefendi gidemezsiniz. Tutanak tutulacak." dediler.
Peki deyip, dışarıda beklemeye başladık. Saat 13,30 civarıydı.
On dakika sonra, başka bir polis, ekip geleceğini ve orada beklememiz gerektiğini söyledi.
İkiye on kala gelen başka bir sivil polis, karakola gitmemiz gerektiğini söyledi. Tamam dedik. Kapıda, içerideki "İllâ sürjem.." namlı bayanın yazması gereken tutanağı bekledik, biraz daha..
Nihâyet, tutanak geldi.
Olayı anlatmıştı iki cümleyle ancak altına "Görevli mêmura siz ayaklarınıza sürün diye hakâret ettiler.." diye bir cümle eklemişti.
Polisin beni tutma çabasına rağmen tekrar içeri girerek, kadına "Böyle bir şey oldu mu?" diye seslendim.
Oldu tabi, diye yanıt verdi.
Dedim ki;
Sâdece bazı anormâlliklere başkaldırdığımız için, bizi dışarıda yarım saat beklettiniz, üç satırlık tutanağı yazamadan.. Bunu böyle olduğunu biliyorsunuz..
Ve yine biliyorsunuz ki, ben bu konuşmayı size değil, burada bana karışan, ne yapacağımı bana üstelik kaba bi şekilde öğreten başka bir seçmen arkadaşa yaptım.
Akşam yatağınıza yattığınızda bunu düşünün ve bu tutanağın altına yazdığınız son cümlenin sâdece başımıza belâ açmak üzere oraya kendiliğinizden yazdığınızı hatırlayın..

Hiç bir şey söylemediler. Çıktım.
Bir sivil polis direksiyonda, bir bayan polis mêmuru ön tarafta, arkada ise ben, A.W. ve Lina yollandık Karşıyaka Karakoluna.

İfâdelerimizin alınması bir saatten fazla sürdü. Karakol âmiri ve iki sivil arkadaş son derece olumlu davrandılar.. Ama işler uzun sürüyordu işte.. Eğer onlar olmasa daha da uzun sürecekti, buna emînim.
Bir ara polislerin kendi aralarında, yeni bir tutanak tutulduğunu, Yelken Kulübünden aldırılması gerektiğini konuştuklarını duydum. On-on beş dakika sonra gelen tutanakta "o son cümle" kaldırılmıştı.
Bu arada karakola gelen kelepçeli suçlular da dâhil herkesle Lina'nın tanışma çabalarını izledik..
-Senin adın ne?
-Homur homur..

Bu işler bittikten sonra yanımıza verilen bir bayan memur ile savcılığa sevk edildik. Orada da biraz bekletildikten sonra, Nöbetçi Savcı tarafından ifâdelerimiz alındı.. 16,30 civârında serbest kalmıştık.
İstememe rağmen, ne tutanağın, ne polisteki ve ne de savcılıktaki ifâdelerimizin fotokopisini vermediler.
Şimdi dosyamız mahkemede incelenecek. Belki dâvâ açılacak. Belki cezâ verilecek, bilmiyorum.

Biraz önce evimize dönebildik, sabah katledilen mehmetçikleri ve devletimizi anarak..
Bir Ojeli gün daha, böyle bitiyor..


Sağ tarafta adliye koridorlarında turalayan Lina görülüyor.. Saat 16 ya geliyor..

17 yorum:

hephercokhic dedi ki...

geçmiş olsun. üzüldüm.

Adsız dedi ki...

Ne diyim kömür; pazarin icine etmisler...
Gecmis olsun.

hep dedi ki...

Çok geçmiş olsun Abi ve Sevgili A.W.Bugün ulusça üzüldük zaten.Sizinki tuz biber olmuş gerçekten de..Dilerim daha tatsız sonuçlar çıkmaz.

بerجesتe dedi ki...

v/âh be güzel abi'm be !
geçmiş olsun..
geçmiş olsun :((

cesur kedi dedi ki...

gecmis olsun ama haklisiniz abi..
zatek tek meselemiz kpyun gibi muhurlenmek, kinalanmakti .

Espresso dedi ki...

Bu kadar özledikten sonra, Lina'yı bu karede görmek çok üzücü. Umarım etkilenmemiştir..
Gün zaten üzgün, araya giren son dakika haberleri de oldukça geriyor, bugün yaşadıklarınız okuyunca bile çok sıkıcı.. Üçünüze de geçmiş olsun diyorum ve dilerim daha fazla uzamaz, uzatmazlar.

gülçin dedi ki...

abi geçmiş olsun hepimize, hepinize de.

sevgiler

legrottaglie dedi ki...

geçmiş olsun abi.

7.oda dedi ki...

artık ailece karakollara da düştünüz demek :)
kaç yıldır eğitime ve kültüre hiç önem vermemenin sonucu bugünler..
benzer bir olayı kimliğimi değiştirmeye çalışırken yaşadım. durduk yerde ve gereksizce çarşaflı bir bayanın sözlü tacizine uğrayarak..
gereksiz bir gün olmuş.. geçmiş olsun üçünüze de ..

su kabağı dedi ki...

şu iki parmak ve ayak parmağı durumundan bana kriz geldii :))
geçmiş olsun yahuuww :)

Adsız dedi ki...

MÜREKKEP VE DEMOKRASİ
Her nüfus sayımında eve hapis olma derdi bitti;artık en beklenmedik bir anda kapı çalınıyor ve merhaba müsaitseniz sizi bir sayacaktık diyen insanlar geliyor ve genelde hiçbir şey başaramayıp geri dönüyorlar.Her seçimde yaşanan parmağa mürekkep çilesi ne zaman bitecek ,bilinmiyor.Siyasetteki fırtınadan henüz oraya gelinmedi bir değinmek lazım...
Her seçim sonu ,boya rezillliği bir daha yaşanmayacak,Avrupada parmağa boya sürmek mi kaldı yahu denir.2002 de de denmişti.İşte seçim kapıda ve konuyla ilgili bir bilgimiz yok!Bu senede damgalı eşek gibi günlerce dolaşacakmıyız,yoksa bu kepazelik bitti mi yakında öğreniriz.Ciddi ciddi araştırdık bu mürekkep işini .Araştırıncada halimize şükretmek gerektiği ortaya çıktı.
1-Bu parmak sol işaret parmağı;26 Nisan 1961 tarihli Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 93.maddesine (Değişik:17/5/1979-2234/1 md)göre çıkmayan mürekkeple boyanacak.
2-İşin ilginci eğer;yasada bir değişiklik yapılmadıysa ,mürekkebin kullanılışı yalnış yani yasaya aykırı.
3-Yasaya göre ;Seçmen listede adının karşısındaki yeri imzaladıktan sonra ayrıca sol el işaret parmağını çıkmayan özel boya ile buraya bastırır.Bu parmağı olmayanların hangi parmağı olduğu listeye yazılır.Hiç parmağı olmayanların da boynuna sürülür.Boynuna sürülenlerinde listede adlarının yazılı olduğu bölüme nasıl bastıracakları kanunda düzenlenmemiş.Neyse yani kurtulmak mümkün değil.
4-1979 dan beri seçimlerde kullanılan mürekkep ,yasadaki haliyle uygulansa sol el parmağımızı ıstampaya bastırıp haftalarca rezil bir şekilde dolaşmak zorunda kalacağız.
5-Günümüzde sol elin tırnak dibine sürülen küçük bir noktayla kurtuluyoruz.O bile 2 haftadan önce çıkmıyorken ,ya bir de yasa da yazdığı gibi uygulansaydı?
NE MÜREKKEP AMA
1-Dünyada ,bazı Asya ve Afrika ülkeleri dışında ,mürekkep kullanan yok.
2-Bu mürekkebi 1962den beri üreten Hindistanın ismi bizde saklı bir şirketinin referans verdiği ülkeler:Türkiye,Nepal,Nijerya,Güney afrika,Tayland,Vietnam....
3-Sıkılana kadar yaptığımız araştırmalara göre ,bu mürekkepten kullanan ülkeler;Etiyopya ,Belize,Uganda,Filipinler,Pakistan....
4-Mürekkep ,kullananın cildinden su,sabun,sıvı el yıkama maddeleri ,deterjan,ağartıcı maddeler,alkol,aseton ve diğer organik çözücüler ile yıkama ,silme ve ovma işlemleri ile çıkarılamıyor,gözle rahat görünür bir leke veya iz bırakıyor.
5-Sürüldükten 30 saniye sonra silinmesi gerekiyor.10 saniyede odanın dışına çıkılması mümkün.
6-Anlayan anlamıştır.Anlamayana sivrisinek saz.Seçimler hayırlı uğurlu olsun.
Kaynak:Seçim Kanunu.Serin Duruş.

www.onebenbirsey.blogspot.com

Adsız dedi ki...

seni, aw'yi ve linayı ayakta alkışlıyorum. tam benlik. bişey çıkacağını zannetmiyorum. bildiğimden değil hissettiğimden.sen öğrenmişsindir nasılsa.Keşke her zaman bu alkışlanacak tavrınızı hepimiz yapsak,yapabilsek.Şimdi ben yeni bir keşif yapmışım gibi bir duyguya kapıldım.Çünkü bu tip konularda hep yalnız kaldım.Huysuz,problemli rafına kondum.İyiki varsınız.Bunu bu cesareti gösteremiyeceklerde okusa keşke.

Adsız dedi ki...

:)
Medeni cesaretsiz biri olarak, ne diyeyim bilemedim..

Yazsam, uzun da olacak.
Neyse, iyi yapmışsın diyelim. :)

ABİ dedi ki...

Polis geldi kapıya dün..
benimle ilgili bir sürü şey sordu..
sanıyorum mahkemeye gidiyoruz..::))

gülçin dedi ki...

gelelim duruşmaya yanınızda duralım.

ABİ dedi ki...

sağol... gidelim dağıtalım..::))

Espresso dedi ki...

Dileğim tutmamış.. uzatmışlar.. Hay ben ne diim yaa! sinirleniyo insan. Bi daha dileyim bari, inşallah fazla uzatmazlar, gelişmemeler gelişir ve tez biter..:)
Gelişmemeleri aktarırsın artık..