Salı, Haziran 26, 2007

VEDA..

Bu yazıyı Kasım güllerinin açtığı zamana saklıyordum ama Abim efsanelerden bahsedince dayanamadım..

Hint Okyanusu'nun ortasında İngiliz idaresinde bir küçücük ada, Zanzibar. 1946 Eylül'ünde o küçücük adada büyük bir ruh gözlerini dünyaya açtı..



İran asıllı Bomi-Jer Bulsara oğullarına Faruk adını koydular, resmi kayıtlara farsi kökenli olduğundan Farrokh Bulsara olarak geçti.
(Bu ismi ilk gördüğümde, zincirleme fikir tamlaması yapmıştım:)
Far-rokh; Far= uzak/ ulaşılamayan/ erişilemez, Rokh=rock/ kaya/ sarsmak/ sarsılmak...
Dünyayı Sarsan Ulaşılmaz Rock İlahı..)

"Ben star olmayacağım, efsane olacağım" demişti Freddie Mercury, öyle de oldu..


Özel bir tenor, grubun sesi ve yüzüydü.. Tanrı ona mükemmel bir sesi bahşederken yeterli gelmemiş, yanında müthiş bir sahne karizması vermişti. Elton John kendini överek "Ben üç yaşımdan beri piyano çalıyorum, bu müthiş bir şey ancak mutlaka dikkatlice vokalime konsantre olmam gerekiyor.. Oysa, arkadaşım... Freddie Mercury... doğrusunu söylemek gerekirse, bu alçak herif öyle bir sese sahip ki, piyano çalarken vokalini düşünmek zorunda bile değil, dolayısı ile sadece piyanoya konsantre olabiliyor.."

Yaşamımızın ne günleriydi onlar,
Kötü şeyler ne kadar da azdı..
Bütün o günler geçip gitti şimdi, ama
Geriye bakınca,bulduğum, gerçek olan tek bir şey var
O da, hala seni sevdiğim..

Those were the days of our lives
The bad things in life were so few
Those days are all gone now, but one thing's still true
When I look and I find, I still love you..

Hastalığı yüzünden acı içindeydi ve kötü görünüyordu ama O her zamanki gibi tiyatral şovuna devam etti.. Ellerini iki yana kaldırıp, gökyüzüne bakarak "I still love you" der, gülerek başını yere eğer, kısa bir duraklamadan sonra başını kaldırıp, gözerimizin taa derinine girip, ruhumuza ulaşır..

Kimbilir o anlarda, güzel günleri, pişmanlıkları, doyamadıkları, müziği, aşkları aklından geçiyorken, gözlerinde mahçup, hüzünlü, aşk dolu, herşeye rağmen kararlı ironik bir bakış ve yüzünde gitmeye hazır çaresizce bir kabulleniş vardı..
Bu vedada avunabileceğimiz tek şey, sonsuza dek dinleyebileceğimiz müziğinin varlığı..

Bizlerden sonra bile yaşayacak olan..



8 yorum:

بerجesتe dedi ki...

????


ben hiçbir şey anlayamadım ??? !!!

VEDA = ?????

بerجesتe dedi ki...

tamam tamam anlaşıldı :)
yazıyı okumadan başlığa göre yorum yaparsak böyle olur :)

jin'dir; ne yapsa, nasıl anlasa yeridir :P

ABİ dedi ki...

"who wants to live forever" yazısının yorumlarında, bu şarkının (those were the days of our lives) ayrı bir yazı konusu olacağından bahsetmişiz Espresso ile.. O'da sözünde durmuş.. Durmuş ki, ne durmuş.
bende hem Freddie'yi hem Queen'i çok severim.
ama ayrıca, en az Freddie kadar Gitarcıları Brian May'i de çok severim.. (Müziğini de .. Kıvır kıvır saçlarını da..)
Özellikle bu şarkıda (Our Lives) ki, solosunun gelişi ve patlamasında hem rock hemde romantizm var bana göre..

Ayrıca,
Sonunda Freddie'nin söylediği "I still love you" cümlesini, ben nedense "seni" değilde "sizi hâlâ seviyorum.." diye algılamışımdır..
Gittiğini bilen bir adamın hepimize söylediği veda cümleleri gibi..
Sağol Espresso..
Teşekkürler..

Espresso dedi ki...

Üçüncü yazışım umarım bu da diğer ikisi gibi uçmaz.. makinada ya da hatlarda bi problem var, neredeyse tüm öğleden sonra çıldırdım, şu an tekrar deniyorum (sakince:)) ama insanın tüm şevki ve neşesi de kaçıyor..

Sevgili Berceste::
Ne benim sizi bırakmaya, ne de sizi bensiz bırakmaya niyetim yok:)) sen içini ferah tut..
Ne o, gene Jin yüzünden kızarıp, çabuk kaçmışsın..:)

Sevgili Abi::
Paylaşmanın verdiği lezzet gibisi yok, işte bunlar insanı gerçek mutlu eden şeyler.. (Hele böyle hissederken, bir de iyi müzik varsa, dokunmayın Espresso'ya, saol Captain:))

Brian May'e gelince onu asla es geçmem ama konu Freddie ve vedası olunca, hiç giremedim o taraflara. Söz açılmışken onun "Red Special"ının farklı tonunu ve süper sololarını bir satırla geçmek haksızlık, senin de dediğin gibi bu parçadaki diken dikenlik durumu onun solosuyla doruk yapıyor, zaten bütününde de parça bittikten sonra bile tüyler asla inmiyor.. (inen sadece gözyaşlarımdı).. derken aklıma beyaz çorapla giydiği saboları geldi:)))

Algılamanda da kesinlikle doğrusun "gözlerimizin taa derinine..." diye yazaken, onu ve müziğini sevenlere, yani bizlere veda seslenişi diye hissetmiştim..

Adsız dedi ki...

Walla, hem Freddie Mercury ve grubunu hem de Deep Purple'ı geç tanımama rağmen yaptıkları müziği çok sevdim-seviyorum..
Hele bizim ufaklık eline gitarını alıp bağıra çağıra "Smoke On The Water'ı" söylediğinden beri rock müziği daha bi sever oldum:)))

A.W.

Espresso dedi ki...

Ufaklığı tek geçerim:)))))
Budur..
İşte geleceğin umudu gençlik..
Aslında onlardan ne çok şey Öreniyoruz değil mi? Eh artık Abim'de ufaklığın bi solo klibini esirgemesin bizden:))

ABİ dedi ki...

walla ufaklıktan bi smoke on the water klibi aklımda ama .. çok sıcak beyaww.

Espresso dedi ki...

Bercy'nin tarihleri kayık sonbaharını bekleriz artık, n'aapalım..:)