Çarşamba, Aralık 20, 2006

Ula Temel, bu ne siçum iştur da?

Blog Dostlukları ve Fıkralar

Giriş

Bundan 3-5 sene öncesine kadar, bilmiyorum ama, sanırım yüzlerce fıkra bilirdim.. Belki 1000.. Belki daha da fazla.. Yıllar önce iyi bir ekiple Haçlı seferlerindeyken (:)>), Köyceğiz'de, bir köy evinin bahçesinde, bir sarı lambanın altında, yanımızda gittikçe çoğalan boş rakı şişeleri eşliğinde gece saat 22.00'de başlayan maratonu sabaha karşı 04'te bitirdiğimi hatırlarız zaman zaman..
Non-stop derler ya.. Aha işte ondan...
Bana fıkra anlatmaya çalışanlar bunu bildikleri için bilmediğim bir şeyi yakalamak adına önce fıkranın ilk cümlelerini, hâttâ birazda değiştirerek sıralarlar ve daha sonra, klâsik "biliyomusun?"u sorarlardı.. Ve çok zordu bilmediğim bir taneyi yakalamaları.. Hâlâda öyledir..
Ya da öyle sayılır..
Bunun nedeni sürekli tekrar, sürekli anlatmaktı..
Sonra.. bir gün tüfek icâd oldu..
Fıkraların internette yayılması ile ben de eski pratiğimi yapamaz olduğumdan, bugün belki yine eskisi kadar biliyorum ama değil 6 saat, 6 dakikalık bir marathon için bile kendimi güçsüz hissediyorum.. Öyle geçmişte olduğu gibi "Hadi bakalım.. Anlat.."dendiğinde gelebilemililemilemiyor zaaart diye aklıma yüzlercesi..
Bu işler sadece beyinle değil tüm duyularla bağlantılı çünkü..
Ağızla, kulakla, gözle.. Sanal ortam bunu bok etti.. ediyor..

Gelişme

Bir insanın başka birisini kaybetmesi (ölümü) ile oluşacak olan üzüntünün çokluğu, o insanın ne kadar çok eşi, dostu, arkadaşı, sevgilisi, akrabası, tanıdığı olması ile doğru orantılıdır.. Bunu geçen gün düşündüm..
Bu insanlar ne kadar çok ise, hayatınızda onlardan birinin kaybolma oranı da o kadar çoktur..
Risk o denli fazlalaşır.. değil mi?
Ben meselâ..
Bana derler ki "Sen yedi bilmem neyle barışıksın.."(Unuttum burada ne dendiğini..)
Doğrudur bu.. Hakikaten küçükten büyüğe, çöpçüden müdüre herkesle muhabbetim vardır..
Ne bileyim.. İnsanlar önemlidir benim için.. Ve küslük yoktur benim için meselâ..
Ufak tefek kırgınlıklar olmuştur.. Ama bitmiştir..
Neyse.. (dağılmayalım..)
Şimdi diycen ki; "Kardeşim.. Yan apartmanın kapıcısının ölmesi ile çok sevdiğin bir dostunun ölmesi arasında fark yok mu?"
Ben de diycem ki; "Lan elbetteki var.. Var.. Ama çok tanımasan bile, duygularını çok bilmesen de, sana kendini çok ifade etmemiş te olsa.. yine de duyular var burada da.."
Yani, ben o adamı, ailesini, çoluk çombalağını tanımışım.. Defalarca gözgöze gelmiş, konuşmuşum.. Ağızla.. Kulakla.. Gözle..
Anlatabildim mi? Ya da algılatabildim mi bilmiyorum..
O'nun kaybı da yakar beni.. Çok yakın bir dostun ki kadar olmasa da..

Sonuca doğru..

Ama..
Hiç görmediğin, karşılıklı konuşmadığın, yani dokunmadığın, karşılıklı bulunmadığın ve sesini bire bir duymadığın ama kendisini sana belki de çok yakın dostlarından bile daha fazla ifade edebilen insanlarla tanışıyorsun bu sanal alemde.. "Blog" denen bu dünyada.. Çok cesur insanların duygularını okuyorsun.. Dünyaya ONLAR'ın gözlerinden bakabiliyorsun..
"Vay bee.." diyorsun.. "Breh breh breh.." diyorsun..

Ama ONLAR'la sadece beyninde dost oluyorsun..

Ve çok muhtemeldir ki;

Birinin kaybında diğerlerinin, O'nu o kadar iyi tanımalarına rağmen, hiç haberi olmuyor..
Sonra da unutuluyorlar..

Fıkralar gibi.. .. ..

Bu da Fıkra gibi..di mi?

En baba sonuç

Fuckin'sanal dünya..

Hiç yorum yok: