Perşembe, Ekim 13, 2011

Hüseyin

Dikkat çekmeyen görünümüne karşın onu tanıyanlar, neredeyse yarım asırdır yaşadığı çilekeş hayatına tutunmayı başaran Hüseyin’i severlerdi. Evliliği yirmi yılı aşmıştı. Bunca zaman zarfında eşi ile iyi, kötü günleri olmuş, ama Senem’de Hüseyin’i hep sevmişti. Üç çocukları vardı.

Neredeyse on yıl önce İstanbul’a göçmüşler, türlü sıkıntı yaşamışlardı ama Hüseyin en nihâyet geçen yıl kalıcı bir iş bulabilmişti. Akşamları çalışıyordu. Garsonluktu mesleği. Memnundu da hayatından. En azından karısına öyle söylüyordu.

Senem’se bir başka şey düşünüyordu kimi zaman kendi kendine kaldığında. Hüseyin’de bu işe girdiğinden beri gözlemlediği tuhaf değişiklikler vardı…
Yıllardır tanıdığı o sinirli, mutsuz kocası gitmiş, yerine bambaşka biri gelmişti sanki. Çocuklarına ve kendisine olan yaklaşımı nasıl da değişmişti… Eskisine göre çok sakin, sevecen, daha sessiz bir adam olmuştu. Tamam, öyle çok para kazanmıyordu belki . Hatta başlarını sokacakları ufacık bir evleri bile yoktu... Ama Hüseyin mutluydu geçen yıllara göre… Bu Senem’i de mutlu ediyordu.
Garson Hüseyin’deki bu değişikliği fark eden yalnızca karısı da değildi üstelik. Arkadaşları, dostları, mahalledeki bakkal bile farkındaydı bu pozitif değişimin. Kendi aralarında konuşuyordu insanlar…

-Hüseyin, eski Hüseyin değil valla…


O günde, öğlenden sonra evden çıkarken, her zaman yaptığı gibi 22 yıllık karısını öptü… Geç dönüyordu eve. Çoğu zaman herkes uyumuş oluyordu.
-Aman olsunda böyle olsun… Rahatım yerinde. İyi insanların yanında çalışıyorum… diye düşünerek kaldırdı yakalarını eski paltosunun. Durağa yaklaşmıştı… Mart’ın 9’uydu. Ve kuru bir ayaz vardı İstanbul’da…

Otobüse binerken, ne Senem’i son kez öptüğünü, ne de Yakacık otobüsüne bir kez daha binemeyeceğini bilmiyordu.

Senem’in, iki gün sonraki cenaze töreninde “Terörü sevindirmemek için ağlamayacağım.” diyebileceği ise hiç kimsenin tahmin edeceği bir şey değildi…

Birkaç saat sonrasında, sırtından girecek iki lânet kurşunla 47 yılda noktalanacak bir yaşamın son anlarıydı bunlar, Garson Hüseyin için…

11.10.2011
Karşıyaka / İzmir
Bu yazı tamâmen kurgu olup, isimler dışında her şey yanlış olabilir.

8 yorum:

ali zafer sapci dedi ki...

İlgiyle iki kez okudum.

beenmaya dedi ki...

aslında bu yazı, Hüseyinler, senemler öyle gerçek ki!

incredo dedi ki...

Sevgiler saygılar olsun Huseyin abimize..

Vladimir dedi ki...

Bu alınıveren yaşamlar hangi ulvi amca hizmet ediyor şimdi? Ölen öldüğü ile kalıyor terör yaratmak isteyenler ne kazanıyor?

Yarın ne olacağını bilmeden içinden yürüdüğümüz bu hayhuyda kulaklarını en çok tıkayanlar en mutlu insanlar. En azından mutlu olduklarını sanıyorlar, bir tesadüfe bağlı ipin ucunda bir yaşamı sürddüklerinin farkında değilller.

ABİ dedi ki...

teşekkür ederim eski dostlar..:)))

Yasemin dedi ki...

Ohhh Harika... paylaşımın için teşekkürler.

servis dedi ki...

Gerçekten mükemmel bir iş çıkartıyorsunuz sizin takipcininz olmaktan çok memnunuz.Başarılarınızın devamını dileriz. zebra perde olarak paylaşımlarınızın devamını dileriz.

U.T dedi ki...

Hep kurgu olsa herşey keşke...