Altı ay daha geçti..
Ayşe'nin saçları uzamış, boğazındaki delik nedeniyle oluşan ses kısıklığı dışında neredeyse hiç bir şeyi kalmamıştı. Biraz zayıflamıştı, o kadar..
Gaye-Ferit ve Ayşe-Serhat dörtlüsü birlikte geziyorlar ve sanki herşey iyiye gidiyordu..
Boğazındaki deliğin kapatılma operasyonu için Almanya'ya gönderdiler Ayşe'yi.
Ameliyattan sonra, Ayşe, kendine geldiğinde hastâne telefonundan kardeşini aradı..
Sesi düzelmiş ve son derece neşeliydi.. "On-onbeş güne dönerim ablam." demişti, gülerek..
Karşıyaka'da kimileri bu habere sevinirken, Almanya'daki hastânede doktorlar Ayşe için seferber olmuşlardı. Telefonu kapattıktan on dakîka sonra kalbi duruvermişti Ayşe'nin.
Ölüm nedeni kalp yetmezliği olarak geçti hastâne kayıtlarına..
* * * *
Ferit, Belgin hanımın ne düşündüğünü ve ne hissettiğini hep merâk etti ama asla öğrenmedi.
Çabalamadı da zâten.
Gaye ile ilişkisi, bu sarsıntılara rağmen bir müddet daha devâm etti.
Sonra,
bir akşam üzeri, Gaye geldi, Ferit'in çalıştığı yere..
Kısa ve özdü söyledikleri;
"Kimsem kalmadı artık. 18 yaşına geldiğim için, babam ve annemden kalan varlıklar üzerime geçti. Ama Dayımlar mutlaka evlenmemi, bir yuva kurmamı istiyorlar.
Ya benimle evlen ya da beni evlendirecekler bir başkasıyla.."
Ferit bir kaç dakîka sessiz kaldı.
Sonra parmağından çıkardığı aslanlı yüzüğü tezgâhın üzerine bıraktı.
Gaye yüzüğü almadı.
Sâdece "Elvedâ." dedi ve gitti.
* * * *
Yirmi yıl sonra,
Ferit, arkadaşı olan bir diş hekiminin koltuğunda oturmuş, ağzının uyuşmasını beklerlerken çaldı muayenehânenin telefonu.
Arayan Diş hekimi Aydan'ın eşi Ümmühan'dı. Ferit, O'nu da tanıyordu, Gaye'nin sınıfından..
Ümmühan ile Gaye aynı sınıfta okumuşlardı, kolejde.
Eşine "Ferit bende, selâmı var." dediğinde, bir kaç sâniye Ümmühan'ı dinleyen Aydan, yüzüne oturan bir gülümsemeyle âhizeyi Ferit'e uzattı, "Bak kim var burada?" diyerek.
Ferit yirmi yıl sonra duyduğu Gaye'nin sesini ilk anda tanıyamadı.
Sonra bir kaç dakîka konuştular.
İyi geliyordu Gaye'nin sesi be.. İki çocuğu olmuştu. Mutluydu..
Sevindi Ferit için için. Ters bir şey yoktu..
Âhizeyi Aydan'a geri verirken, kutudan bir mendil aldı eline ve başını arkaya dayayarak ağzını açtı..
* * * *
Ayşe'nin ölümünden günümüze kadar geçen yaklaşık otuz yıl içinde Ferit ile Serhat çok nâdir görüştüler.
Senede veya iki senede bir de olsa, arayan hep Ferit'ti.
Serhat, muhtemelen Belgin hanımın onayladığı bir evlilik yapmış ve bir çocuğu olmuştu.
Bursa'da çok büyük ve tanınmış bir otomotiv fabrikasının Genel Müdürüydü.
2006 yılındaki son görüşmelerinde, Serhat "Bir toplantıdayım. Çıkınca ararım seni." demişti, Ferit'e.
Aramadı.
Ferit, günün birinde, bir kaç satır karalarken Serhat'ı hatırlayacak, yine eli telefona gidecek ama Vefâ konusundaki öngörülerinin doğruluğunu ve O'nun yüzündeki gölgeleri düşünerek vazgeçecekti bundan.
Perşembe, Kasım 27, 2008
G. ( III. Bölüm ) - Gölgeler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
17 yorum:
Gerçek hikaye mi bu Abi? en çok onu merak ettim.
isimler hariç, yes it is..:)
böyle şeyleri yaşamayanlar/duymayanlar/ görmeyenler yazamaz zaten.. derim ben.. tamamen atmasyon olması zor biraz.. di mi?
Sanırım son bölümdü bu. Ya da sezon bitti diyelim. Çok güzeldi Abi, teşekkürler. Bir de söylemeden geçemeyeceğim. "ama Vefâ konusundaki öngörülerinin" satırlarını yazarken kullandığın imlâya hayran kaldım.
bu tip şeyler de ancak yirmi yıl sonra demlenip yazılabilir oluyor herhalde.
Hayatın içinden bir kesiti Ferit'in gözüyle ve lezzetli anlatımıyla üç solukta içimize çektik.Teşekkürler.
atmasyn olaydı vallahi bravo diyecektim. güzel bir senaryo olabilirdi. gerçi senaryolar da gerçek hikayelerden çıkıyor değil mi? (bu noktada X-files olayına falan bir dur demek istiyorum :)
Ama üzücü bir hikaye ya. Hikayenin sonunda ben Ferit'im ya da Serhat'ım demeyeceksin heralde değil mi?
*Egemavisi,Gülçin ve Hep, ben teşekkür ederim sizlere..
*Çınar:Ben Ayşe'y(d)im.. (zuhaha..)
sevgiler..
hikayeni tamamladın abi ama aslında iki hikayede hep yarım kalmış olacak.. çok iyiydi anlatımın..
Ferit'in E.ile başlayıp G.ile devam eden sonrasında ise alfabenin bayağı bi harfi ile ilgili öyküleri var ama hepsi yazılır mı, bilemem, sevgili 7.Oda..:)
Çok güzel anlatmışsın Abi, hayat ne biçim oyunlar oynuyor insanlara nasıl durmadan sınıyor bizleri. Kimileri için çok yorucu, kimileri çok şans yüklü. Herkesin ne kadar farklı öyküleri var.
Öykülerini yazmaya devam et lütfen.
tekrar yaşadım o günleri :)
güzel oldu, alkışlar sana :))
*Vladimir, teşekkürler..
*Witt, sağol.. Serhat'ı hiç görüyor musun? :))
Agbi,
Cinar'a verdiginiz cevabi okurken oyle bir guldum ki, annem gizli gizli gizli blog okudugumu cakti :P
Yalniz, herkesi kandirabilirsiniz ama beni asla; ben sizin bu hikayedeki hangi karakter oldugunuzu anladim. Size Belgin (yoksa Berrin miydi) hanim teyze diyebilir miyim bundan boyle :))
PS; Gercek isim vermeyeyim derken "oglunun geleceginden endiseli Turk anne" sinin ismini bir yerde Belgin bir yerde Berrin yazmissiniz, haberiniz olsun.
Imza: Tikkatli bir tost:P
*kremalinin annesi; belgin/berrin düzeltildi.. yinede böyle hatalar varsa haber verirseniz çok sevinirim..sağol..
nefisti..
ellerinize sağlık..
ben elimde olmayan sebepler yuzunden alemden uzak kalmakla iyi etmisim.
3 bolumluk oyku/ani yi bir solukta okuma sansim oldu.
cok basarili bir calisma olmus Abi eline saglik.
Kalemine sağlık kardeşim
Yorum Gönder