Pazar, Eylül 07, 2008

Merâl Hala..

Farklı bir aileydi onlar..
Ben çocukken, Bayraklı'da tren yoluna paralel bir caddenin üzerinde, bahçeli, üç katlı bir Rum evinde oturuyorlardı. Mekânın dış görünümünü düşündüğümde, beyaz yağlı boyanın hâkim olduğu ahşap görünümlü bir ev geliyor, beynimin alt bölümlerindeki kırık kırpık dosyalardan..
Sonra kara-tren geçerken, düdüğünü taklit etmek için sürekli verandaya koşuşum..
Üst katta, benden yaşça büyük iki kız ve bir oğullarının odalarında bir pikap, yerde atılı plâklar..
Ama bunların yanında hep makara.. Gırgır.. Neşe var.. Şamata ve mutluluk var..

Geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz Hüseyin Eniştem, lâcivert takım elbiseleri ve lâci üzeri beyaz puanlı papyonu ile hatırımdadır, örneğin.. Kocaman kahkahalarıyla..
Sonra, aile toplantılarında, kucağındayken, benimle makara yapması sırasında, hissettiğim ve sonrasında benimde çok seveceğim anason kokusu..
Sonra karısını çok sevmesi..
Halam da sevilmeyecek kadın değildi be.
Lâkabı "Güzel Merâl"..
Merâl Halam..
İyi bir insan, iyi bir ev kadını, üç çocuk yetiştirmiş, kafa bi kadın.. Gırgıra gelen..

Dün, Güzel Merâl'i de ebediyete uğurladık. Beklenmedik değildi gidişi..


Hocazâde Câmîinde, çoğu baba tarafımdan akrabâlarla birlikteydik, ikindi de..

İki anı var paylaşmak istediğim.

Dün çocuklarından bir tânesinin doğum günüydü..
Büyük halam, onyıllar önce ortanca kızını doğurduğu 6 Eylül'de, toprağa geri dönüyordu..

Diğer olay ise bu hüzünlü günde hafif bir tebessüm oturttu yüzüme..
Babam, cenâzenin câmîden çıkışından sonra iki arkadaşına rastladı. İki kardeşmiş bunlar.. Dişler mişler dökülmüş, yaşlı başlı amcalar.. Nereden baksan seksenlik..
Neyse, bunlar biraz eskileri yâd ettiler.. Ben de azıcık zaman verip bekledim orada, birbirlerini bir daha görme olasılığının azlığını düşünerek..
Ayrılırlarken, babam onlara "Çocuklar.." diye seslendi.. "Guys.." gibi yâni.. Bi hoşuma gitti.
Sonra, yürüyoruz birlikte, çıkışa doğru..
Babam, "Anneniz ne âlemde?" diye sordu. Ben içimden "Ohaa.." diye düşünürken, kardeşlerden biri "Beş altı ay önce öldü.." diye yanıtladı.. Diğeri ise " Üç ay daha sık dişini anne dedim O'na ama dayanamadı.." dedi.
"Neden ki?" diye ben sordum bu kez..
"Yüz yaşında olacaktı.." dedi kardeşlerden birisi..
"Dişleri filân yeniden çıkmaya başlamıştı." dedi beriki, gülerek..

Hızlı hızlı arabaya doğru yürüdüm, babamı hadileyerek...
ve "Belli bi zamandan sonra diş çıkar mı yine ya?" diye sormaya ürkerek..
Bu ne yaaa?

8 yorum:

egemavisi dedi ki...

Nur içinde yatsın Merâl Hala. Mekanı cennet olsun.
O bahsettiğin evlerden o kadar az kaldı ki Abi. Hepsi birer birer yıkılıp apartman yapılıyor yerlerine. :(

ABİ dedi ki...

sağol Egemavisi..
bu arada in Bruges'ü sevdiğine sevindim..:)
sevgiyle..

GULTEINEN ENKELINI dedi ki...

nur icinde yatsin hala.
umramim gulumsuyordur simdi.
basiniz sag olsun...

Vladimir dedi ki...

Allah rahmet eylesin. Buyuklerimiz yavas yavas cikiyor hayatimizdan. Yaprak dokumu. Keyifli degil. Onlari hatirlamak guzel ama.

gülçin dedi ki...

başınız sağolsun abi, nur içinde yatsınlar.

Kremali'nin annesi dedi ki...

Allah rahmet eylesin, hem halaya hem de enisteye...

Babanizin "cocuklar" diyisi cok sevimli gercekten de:) Ona da saglikli, huzurlu, uzun bir omur diliyorum. Umarim babanizin yeniden dis cikardigini gorur, bizi de bu blogun sayfalarindan aydinlatirsiniz agbi:))

Adsız dedi ki...

başınız sağolsun...

ABİ dedi ki...

Sevgili Gulteinen,vladimir,gulcin, kremali'nin annesi, bilginç..
sizler sağolun. tesekkurler..