Perşembe, Mayıs 29, 2008

Akordeon

Gündüzün bir vaktinde Alsancak'ta dolaşıp, sonra da bir cafe'ye oturup, çay-kahve içen insanlara hep özendim ben..
Birkaç gün önce, doktor randevum var.. Alsancak'ta.. Annem de, sağolsun, yalnız bırakmıyor, O'da benimle beraber.. Arabayı parkettikten sonra, kafadan yarım saat vaktimiz olduğunu düşünerek, "Gel." diyorum. "Şurda bi yerde bi kâve içelim."
Yürümeye başladığımızda, çok sevdiğim bir abimi görüyorum. Annemle tanıştırıp, ayaküstü hoşbeşten sonra, O'nuda dâvet ediyorum, bir şeyler içmeğe.. Sağolsun, kırmıyor beni..
Az biraz yürüyüşten sonra, Reyhan'a giriyoruz ve cam kenarı bir masaya ilişiyoruz.
Çaylar, kahveler geliyor.. Tam o sırada tatlı bir melodi, bir akordeon sesi sarıyor ortamı.

İzmir'de şimdilerde bu yolla harçlık çıkarmaya çalışan çocuklar oluştu.. Göğsüne bi akordeon takan, iyi mi, kötü mü çaldığına bakmadan, caddelerde sokaklarda turalıyor. Bâzen, odamdan duyduğum iyi bir akordeoncu oldumuydu, çabuk gitmesin diye, hiç para vermediğim oluyor..

Bazen de, o kadar kötü çalanlar oluyor ki, çabucak tüysün diye, acele bir para atıp, "Hadi, naşla bakalım. Buradan başka ekmek çıkmaz sana.." diyerek, çocuğu gönderiyorum.
Kötü yapıldığı için, iyi yapandan daha çabuk kazandıran meslekler var işte, bu memlekette..




Neyse, pastanenin önündeki bu çocuk, iyi çalıyor. Kendimi Paris'te hissediyorum. Sanki bir Fransız Şanson(chanson)'u çalıyor gibi.. Vals ritmli bir şarkı.. Çocuk sol eliyle dım bap bap/ dım bap bap yaparak sağ eliyle de melodiyi çalıyor.. Melodiyi tanıyorum ama ne olduğunu düşünmüyorum o anda.. Çünkü saatime bakarak doktor randevuma ne kadar kaldığını hesaplıyorum.


İşte tam o sırada, bizim masaya bakan siyah giyimli, kulağında bir telsiz olan son derece modern görünümlü garson, akordeon çalan çocuğa "Cour-Vadis'i biliyormusun?" gibisine bir şey soruyor.
Ya da o psikolojide ben öyle anlıyorum. Çocuk "Bilmiyorum." diye yanıtlıyor.
Garson şaşırıyor. Ben de şaşırıyorum. Bir garsonun, bir çocuğa böyle, (ayıptır söylemesi benim bile bilmediğim) bir şarkıyı sormasına..
Fakat garson israrlı, bir kez daha yineliyor isteğini, çocuksa "bilmiyorum." yanıtını..

Bu kez ben, garsona "Ya şarkının tam adını bir daha söylermisin?" diyorum.
Garson "Kurtlar Vadisi, abi." diyor.
Lan, ne alâka.. Alsancak'ın göbeğinde, Fransız ambiyansında ne ilgisi var diye, tabi daha kibar bi şekilde soruyorum.
"E abi, Hatırla Sevgili'yi çalıyor, onuda bilir diye düşündüm.." diyor, garson.
Anaaa, hakket lan, çalan şarkı "Hatırla sevgiliiiii, dım bap bap/dım bap bap.."
"Tamam Polat, hesabı alalım." diyorum garsona..

Ve doktor Rendez-Vous'ma yetişmek üzere kalkıyoruz hep birlikte..

11 yorum:

7.oda dedi ki...

yaw benm şimdi şu kısmı anlamadım.. garson çocuğa neden kurtlar vadisini biliyor musun demiyor da cour-vadis diyor?

g. dedi ki...

uzun zaman olmustu buralara uğramayalı...aslında fırından yeni cıkan bu yazıyı okumak güne güzel bir başlangıç oldu benim adıma da:)mutlu oldum özlemişim seni abi:))
hele ki müzik zevkini ayrı bir özlemişim.İstanbul'dan; vadinin ta kendisinden sevgiler:))

ABİ dedi ki...

ya ben "French Mode"da olduğum için ööle anladım.. o'da biraz geveledi herhalde. ya da benim kulaklar el-maafiş..:)

7.oda dedi ki...

:))) o zaman bi kulak doktoruna gitmeden önce sana güzel bir fransız şarkı göndermeli..

ABİ dedi ki...

Gamze'cim, bizde özledik seni.. sevgiyle kal..

egemavisi dedi ki...

Oldum olası bayılırım sokak müzisyenlerine. Hem biri var ki Abi, hayran kalırsın. Saksafon çalıyor eleman. Yazın Bostanlı sahilde kışın da Kıbrıs Şehitleri'nde gördüm. Rastlaştığımız anda benim yürüyüş bitiyor, kalakalıyorum.
Hatta bazıları işi abartıp kayıtlarını cd olarak satıyorlar.

mahallenin delisi dedi ki...

ben de pek severim sokak müzisyenlerini. yalnız biraz daha fazla çalsınlar diye vermeyi planladığım ücreti geciktirdiğim hiç olmamıştı. zaten parayı aldıktan sonra hemen gidenine de hiç rastlamadım sanırım. ama yine de kötü çalanları uzaklaştırmak için iyi bir taktikmiş, aklımda bulunsun.

bir de yazıyı okurken aniden seviniverdim : "gözünü sevdiğimin izmir'i "cour vadis" diye Fransızca şarkılar isteyen garsonları için bile yaşanır bu şehirde be" diye düşünüyordum ki...kurtlar vadisi yıktı bütün hayallerimi =)

ve son olarak geçmiş olsun abi. umarım ciddi bir sorun değildir.

sevgiler,

ABİ dedi ki...

sevgili Ege Mavisi,
bahsettiğin kişiyi sanki gördüm bir yerde..
Eski Alman konsololuğunun yanında, bir kapı içinde çalıyordu, eğer oysa.. ve müthişti gerçekten..

sevgili Mahallenin Delisi,
sedef hastalığım vardı bir kaç zamandır.. azıttı son zamanda..
cildiyeciye, daha doğrusu derim diye bir yere gittim. faydalı olacağını umuyorum.. teşekkürler..

ikinize de sevgiler..:)

hep dedi ki...

Alsancak'ta bir Cafe müziğimiz de harika..tekrar tekrar dinlenesi bişey..teşekkürler

Bu arada geçmiş olsun, cildiyecilerin bi lafı var Abi, duydun mu bilmiyorum. Derlerki, iki tür cilt hastalığı vardır ne sürersen sür iyileşenler ve ne sürersen sür iyileşmeyenler :)

sevgiler

ABİ dedi ki...

benimki ikinci türden sanırım..:) şimdi bir de PUVA deneyeceğiz..

Vladimir dedi ki...

Aynı kişiyi aynı şarkıyı çalarken alsancak ta bir yerde gördüm 10 dakikadır neresi olduğunu hatırlamaya çalışıyorum çok değil 5 gün önce ama kesinlikle hatırlamıyorum. Ama iyi çalıyordu. :))