Pazar, Şubat 24, 2008

Öpme Beni..

"Uzun zamandır, takım takım bölünüp birbirimizi aşırı uçlara itmemizin nedenini düşünür dururum. Bir kampta yer almayı da severiz, insanları karşı kamplara yerleştirmeyi de... Sanki herkes ille o ya da bu takımdan olmak zorundaymış gibi. Nedense bağımsız kafaların var olabileceğini kabul etmeyiz."
... "gerçekten düşünen insan, bir takım ön kabullerle başlamaz işe. Ne olursa olsun benim takımım iyidir diye düşünmez."

Zülfü Livaneli - Ötekiler - Gazete Vatan

Sevgili dostlar, 2005 yılında gösterime giren ve daha sonra bazı televizyon kanallarında da yer alan ‘Ada’ filmini hatırlıyor musunuz?
Filmin özeti şöyle: Yedek organ sağlamak amacıyla insanlar klonlanıp, kendilerine genetik olarak yüzde 95’in üstünde uyan, ikincil bir yapı oluşturuluyor. Ortaya çıkan klonlar, bilinçlerinde ve bilinçaltlarında yapılan manipülasyonlarla, ‘nükleer bir kirlenme sonucu kurtulanların ortak bir sığınakta yaşadıkları fikri’yle programlanıp, temiz kalan adaya gitme beklentisi içinde “bir arada” barındırılıyorlar... Kendilerini “esas” sanan “klonlar”, nasıl bir oyun içinde olduklarını fark edemeden, “adaya seçilecekleri” günü bekliyorlar.

Ada fikriyle “motive” edilip aslında “neye hizmet ettiklerini” asla anlayamıyorlar. En acı ayrıntı da; başkalarının “amaçları” uğruna “araç” olduklarının farkına asla ama asla varamadan yaşıyorlar...

Yiğit Bulut - Klonlanmış Türk Halkı uyanabilecek mi? - Gazete Vatan

Aynı gazeteden iki yazarın bu fikirlerine katılmamak elde değil..
Değil de, benim de bir katkım var;
Bu kamplaşmadan ve insanları gruplara ayırmaktan sebeplenenler, "ada'ya seçilmesekte olur.." diyerek sadece doğrular için çalışanları yok etmeğe çalışıp, klonlara "Onlardan uzak durun.." telkini verdiğinde,
ve klonlar, Sayın Livaneli'nin yazısında dediği gibi, kişisel avantajları yüzünden bir gözü kendi tarafına alabildiğine açık, diğer gözü diğer tarafa tamamen kapalı bakıyorlarsa..
Bize kalan tek şey, önlük takmak oluyor.
"Öpme Beni" önlüğü..
Öpmeyin beni..
Öperseniz Ada'ya seçilemezsiniz..



13 yorum:

Adsız dedi ki...

Dostum,o sadece bir senaryo..Gerçek hayatta böyle saflar bulunmaz..Hem zaten gerçek hayatta klonlanmasına rağmen KOYUN gibi insan bulunamayacağı için KOYUN ları klonlıyorlar...

B dedi ki...

Hiçbir kampın baskısı altında kalmadan söylüyorum: Türban'ın girdiği yerde bilim yeşeremez! Türban şeriatın aynasıdır. Bilim düşmanıdır.

Şimdi ben orducu mu oldum? Hayır değilim. Kamplaşmalar olacak. Ben zoraki bir kamptan yana olduğumu düşünüyorum. Çünkü benim için liste başındaki konu Laikliğin devamı. Diğer konular ikinci sırada. Bir başkası da ülke talan ediliyor diye benimle aynı safta. Diğeri işsiz olduğu için. Kamplarımız aynı ama önceliklerimiz farklı. Şimdilik birlikte hareket ediyoruz. Çünkü ortak düşman AKP ve politikaları. diye düşünüyom... ya da Corç Klon-ey diyorum.

turkolog dedi ki...

sayın vatanyahut;
türban dediğinizin bilimle nasıl bir çelişkide olduğunu sizden ispatlamanızı istiyorum bu bir..

ikincisi,
şer'î hükümlerle yönetilmek isteyen(!) erkekler ellerini kollarını sallaya sallaya üniversitede okurken, eğitim hakkından mahrum kalan aynı tür(!) kadınlara ne demeli? o halde bu noktada haksızlık sadece kadınlara yapılıyor!!!
türban noktasında değil belki ama,kadınlara yapılan bu haksızlığa dayanamıyorum!

B dedi ki...

Eğer türbancının "baskı" dediği şey, yani okula başı açık gelmek/gelememek, taraf değiştirecekse, yani kadınların okulda iffetli görünümlü/iffetsiz görünümlü ayrımıyla tümünün baş örtmesi baskısı oluşacaksa bende dayanamıyorum.

Laik Cumhuriyet yasaları şeriatçı erkekler üniversiteye gelirken cübbeyle, sarıkla gelsin, ona da engel olur. Şu anda böyle bir hareket olmaması olmayacağını göstermez.

Anayasa şeriat fikri de olsa bu kişilerin böyle düşünmesiyle uğraşmaz. Önemli olan üniversitede çağdaş bir ortamda her türlü fikirin var olabilmesi. Ama bunu giyim tarzı dayatarak yapamazsın diyor yasalar. Yani kısaca burada çağdaş giyineceksin.

Burada mağdur bugün kadındır, yarın erkek. Önü alınmazsa yarın erkeklerin sarıkla üniversiteye girmeyeceğinin, müslüman erkek/münafık erkek ayrımı yapılmayacağının garantisi yok.

Bugün laik kadınlar mağdurdur. Üzgünüm. Laikler bir bütün olarak hareket etmek durumunda diye düşünüyorum.

Türbanı nedeniyle üniversiteye giremeyenler şov yapmaktadır. Bir çok kamuoyu yoklaması %70'in fazlasının kurallar gereği bu siyasi simgeyi çıkarmaya razı olduklarını gösteriyor. Dolayısıyla iş bir mağduriyet konusundan çıkıp siyasi rant sağlayıcı bir şova dönüşmüş. Bunun önü mutlaka alınacaktır. Yargı şaplağı yakındır.

Türbancı bilimsel eser veremez. Örneğin İlahiyat fakültesinde araştırma yapan bir öğretim görevlisi gerektiğinde yaptığı araştırmanın dinin çürük yanlarını ortaya çıkarıcı bir tez ortaya atamaz. Çünkü din dogmatiktir. Doğruluğu tartışılmaz. Buyruklar vardır yerine getirilir. Ama bilimde kurallar değişkendir. Yeni buluşlara göre değişir. Bilimselliğin kuralları gereğinde sorgulanabilir, yeniden yazılabilir.

Şimdi çocukluğundan beri kuran kursunda, çeşitli cemaat tarikatların safsata düşünceleri altında dogmatik buyruklarla yetişmiş. Hayatı sorgulamayı değil itaati öğrenmiş, şeriatın cezacı, ölüm salık veren kurallarıyla yetişmiş bir türbanlı şeriatçı "birey". Ki buna kadınlığı da öğrenmesi yasaklanmış. Hayatın tatlarında faydalanması yasaklanmış bir insana cumhuriyetin çağdaş bilim kurumları ancak yardım eli uzatabilir diye düşünüyorum. Onlara farklı düşünebilme, hayatlarını sorgulama imkanı sunar. Olay bir şekilcilik olan türbandan öte elbet. Ama çağdaş, sorgulayan bilim kurumları, çağdaş görünümle daha anlamlı hale geliyor bence.

Bir kere şunu kabul etmek gerekiyor. Türkiye'de insanlar aile baskısı, ekonomik zorluklardan öğrenimlerinden mahrum kalıyorlar. Türkiye'de bunun dışında eğitimlerinden mahrum olduklarını iddia edenler ya şov yapıyorlar, ya da bilimsel eğitime darbe vurmak için fırsat kollamaktadır.

Bunların örnekleri Avrupa'da yaşandı, yaşanıyor. İngiltere'de Tıp Fakültesinde erkek organını incelemek istemeyen, onun anatomisini anlayamayan bir kişi doktor olamayacağı için girmediği dersten dolayı diplomasını alamamıştır. Bunlar hep şeriatçı denemelerdir. Birim kurumlarını dogmalarıyla ele geçirme teşebbüsleridir. Ama başarısız olamaya mahkumdur.

turkolog dedi ki...

açıklama için teşekkürler öncelikle..
lakin şu kısmı anlayamadım.
niçin bilimsel eser verme mevzuunda sadece ilahiyat fakültesi örnek verilmiş? sadece o fakülte ile sınırlandırılmış?
aslında açıklamaların hiçbiri beni tatmin eden açıklamalar değil..
şov yapılıyor denilmiş,şovu yapanlar gerçekten kimler acaba? şovcuların hangi düşüncede oldugunu ben nereden bilebilirim?
tıp fakültesinde yaşanan o olay,o olayı yaşayan kadının bizatihi kendi sorunudur? niçin bu genelleştirilmiş ??


vs...vs...

B dedi ki...

Açıkladıklarımdan cımbızla kelime ayıklayıp polemik yaratma uğraşı içinde olduğunu düşünüyorum.

Açıklamamda herşey açık ve net. Anlayan anladı zaten.

Bu turkologluğu genel amacından saptırıp türkekırgını inceleme turkologluğuna çevirdiğini gözlemliyorum. Ki o hiç faydalı bir uğraş olmaz.

turkolog dedi ki...

sen nasıl ki fikirlerini söylüyorsan,benim de kendi fikirlerimi söyleme hakkımın olduğunu unutmamalısın öncelikle..

verilebilecek bir cevabın yoksa "verecek cevabım yok" der, bitirir ;konuyu kapatırsın...bu kadar basit!

başkalarının türkologluğuna söz etmen; hele hele "senin türkologluğunun yapıldığını" iddiaya/söze getirmen son derece yakışıksız/dı!
isteğin cımbızlanmak değil de, -gerek yazılarınla gerek yorumlarınla- pohpohlanmaksa,kusruma bakılmasın,ben bunu yapamam!
işim polemik çıkarmak olsa, senin bütün yazılarının peşine düşer, tek tek cımbızlar/d/ım...oysa ki sadece bazı yorumların dikkatimi çekti,
tasvip etmediklerimi veya anlam veremediklerimi de yorum sahibinden istedim..? cevap vermemekte özgürdün,konuyu saptırmaya gerek yoktu..

..

B dedi ki...

Verecek cevabım var da. Burda vermem. Yüzüne zevkle o cevabı veririm.

Yazdığın herşey aşağılık kompleksi ve saptırmadan ibaret.

Burası herkesin aklın geçeni yazabileceği bir blog. Sen yazıya yorum yazacağına benim yorumuma yorum yazdın. Cevabını da aldın. Ama anlamak istemiyorsan sen bilirsin. Benim yazdıklarıma takılıp kalma, git kendi yorumunu yaz. Yorum bölümünden bana cevap yazmaya devam edersen misliyle cevap vereceğim.

turkolog dedi ki...

"benim yazdıklarıma takılıp kalma" derken, asıl kendi yazdıklarına verdiğin değeri zaten göstermiş oluyorsun! blog da senin olduğuna göre- ki nereye yorum yapmam gerektiğini,nereye yapmamam gerektiğini söyleyen kaçış temayülü görüyorum sende-benim de vaktimi fazlaca zâyi etmemem lazım..

eğer abi'nin ve diğer arkadaşların huzurunu bozdum ise,hepsinden tek tek af dilerim..

ABİ dedi ki...

Özüre gerek yok arkadaşlar.. Burada uygarca konuşuyorsunuz.. Ben öyle düşünüyorum.. Ayrıca ben tarafsız olarak bakıyorum yazdıklarınıza.. Kendime göre tabi ki bazı düşüncelerim oluyor ancak bunlar kendime ait..
Sadece, ikinizinde adının içinde "Türk" olması gibi bir ortak noktanız oluşu komik geldi bana..::)
Fikir savaşı verin tabi ki..
Kırmadan, ağır konuşmadan, uygarca..
Burası herkesin fikrini edep çerçevesinde yazdığı özgür bir ortam..

hep dedi ki...

Sevgili Abi,saklamaya çalışma,senin bu kamplaşma olayına katkın az değil.İnsanları önce:

Küs olsa-kızgın olsa, hiç sevmese bile ölümlere üzülenler-küs ve kızgın olup, sevmedikleri insanların ölümlerine sevinenler...
Sonra günahlarının bedelini kendileri taşımayı seçenler-başkalarına yüklemeyi seçenler diye,
ikiye ayırmaya kalktın, olmadı.Şimdi böyle yapıyosun.Sen var ya,az takiyyeci değilsin.

Konu neydi unuttum ama benim konuyla ilgili fikrimi soracak olursan,sonuna kadar özgürlük!!!Ötenazi de serbest bırakılmalıdır derim:)))

B dedi ki...

Duvara konuşmak buna denir herhalde. Bana soru sordun. Cevabını verdim diyorum. Hala anlamıyorsun. Kıvırdıkça kıvırıyorsun. Bana takılıp kalma derken, benim yazdıklarım benim görüşlerimdir, seninkilerde senin anlamında söyledim. Yazdıklarıma verdiğim değeri ölçmek de sana kalmamış. Kendine ölçme işini vazife edinip, sonra tribünlere oynayıp başkalarına da ölçtüremezsin. Benim yazı hakkında yazdığım yorumlar sende takıntı yaratıyorsa, ki bu çok açık görülüyor, o zaman beni görmezden gel. Ben de seni. Yazıya yorum yap. Benim yorumuma değil. Seni oraya buraya yönlendirdiğim falan yok.

Senin "hiç tatmin edici bulmadığın" açıklamalara benim dediklerimi doğrulayan daha fazla örnekler vererek cevap verebilirim. Ancak, anlamak istemeyen tavrınla sonunu hazırladığın tam iletişimsizlik ve anlamamazlık durumunda seninle tartışmayı sürdürmenin gereği yok.

Ayrıca bu blog benim falan değil. Kurucusu Abi'dir.

ABİ dedi ki...

Sayın İsimsiz. (En baştaki.. zaten başka yok..)
Gerçek hayatta böyle saflar yoktur derken, "hayatta hiç saf yoktur." mu dediniz, tam çözmüş değilim..
Erk sahibi grupların, gruplarını genişletmek için, her dediklerine "He" diyen insanları bünyelerine katmak, teba oluşturmak istemeleri, onlara katılan ve kuvvetlenek isteyenlerinde, fino köpekleri gibi, "Hadi git.." te gittikleri, "Hadi Gel.." de geldikleri klon koyunlar olmadığını mı iddia ediyorsunuz?
Ben kurşun askerlere benzetilen koyunlarla dolu bi çok grup ya da saf biliyorum.. Tahmin ediyorum ki, sizde biliyorsunuz..
saygılar..