Cumartesi, Eylül 08, 2007

Karina - Bir kaç ayrıntı..


--> -->
Tayfun ABD'ye gidip, orada ölmeden önce iki yıllığına İngiltere'ye gitmişti.
1976 ya da 1977 idi sanırım..
Tâtil için Türkiye'ye döndüğünde, elinde bir kaç 45lik plâk ile bana geldi.
"Tonton.." dedi.. "Bunlar İngiltere'de liste başı.. Tanıyormusun?"
Şöyle bir baktım plâklara.. İki tanesi tanıdığım gruplardı. Tayfun'da zaten onları sevdiğimi bilirdi. Üçüncüyü elime aldım, uzun uzun baktım. Mat-parlak, garip bir kabı vardı. Üzerinde bir kaç pâlmiye ağacı, batan bir güneş ve bir binâ görünüyordu, hatırladığım kadarı ile..
Neon lâmbası gibi bir yazıyla da Hotel California - Eagles yazıyordu. Hiç duymamıştım bu ismi o sıraya kadar.
"Bunu tanımıyorum." dedim. "Usta, accaip.." dedi.. "Accaip herifler. Geçen hafta liste başı oldu.."
Dinledim, sevdim… Çok sevdim..
O akşam da Karina'ya götürdüm plağı.. Ve çaldım.. Kimse tanımıyor henüz.
Ertesi gece yine çalarken, şarkının sonlarına doğru, unutulmaz gitar solosu sırasında, bi baktım, Ateş Abi geliyor bana doğru, saçları ile oynaya oynaya..
"Çalma bu gürültüyü ya.. Ne bu bööle..?"
"İngiltere'de liste başı abi, Hotel Calif.."
"Tamam, tamam. Çalma.." dedi.
O gece eve götürdüm plağı ve Emel apartmanının zemin katından bir kaç ay yayın yaptık Karşıyaka'ya.. Chakotay, Return2 ve bir sürü Kanka..
Üzerinden bir kaç ay geçti.. Yine bir gece diskteyim.. Ateş abi geldi, saçıyla oynamadan..
"Haluk.. Hani senin bi şarkı vardı.. Otel miydi, Okul muydu neydi.. Onu çalsana.. Çok meşhur oldu ya.."
"Ateş abi, o şimdi evde.. , yarın ancak.."
Sonra bi çalmaya başladık.. Hala daha çalıyoruz yani..
******
1977 yazında, o dönem yine bizim Kanka takımından Tunç'ta ABD'den mezun oldu, geldi. Yüzlerce LP ile dönmüştü. Mixer, Turntable kullanmasını bilen, benden bir kaç yaş ufak ama, müzik konusunda bayağı iyi bir arkadaşımız. O sırada diğer DJ ayrılmış, Karina birini arıyor.. Ben önce Tunç'a, sonra Ateş abi'ye sormaca.. Tak, iş bağlandı.. Tunç'larda Emel apartmanında oturuyorlar.. Komşu bize. Biz iki Kanka, gece beraber gidiyoruz, beraber dönüyoruz. Üç-dört ay kadar çalıştı Tunç.. Bu zaman içerisinde çok havalı durumlarımız olmuştur yani..
Şöyle ki; Tunç'un babası zengin.. Bir tane motor-yachtları var.. Bir de zamanın en baba amerikan arabalarından Buick Regal.. Şimdi düşünün.. Karina'ya yaz gecelerinde yavaş yavaş insanlar gelmeye başlarken, bir tekne yanaşıyor bahçenin kenarına.. İki tane delikanlı iniyor. Tekneyi bağlıyor. Sonra diske girip müzik yapmaya başlıyorlar.. Breh, Breh.. Brehhh.... Ya da bir diğer akşam beyaz bir Buick'ten iniyor bu iki tip.. Havalar 1500 yani.
*****
Bir başka anı, aklımda kalan..
Her akşam dönemiyordum Karşıyaka'ya.. Gece saat 04,00.. Ne otobüs, ne dolmuş, ne vapur ve ne servis. Kimse kalmayınca yatıyordum orada tek başıma. Sabahta uyanınca eve dönüş ve bir daha uyumaca.. Böyle sabahlardan birinde, uyandım. "Ulen ağzımda bi şey var.." Parmaklarımla dilimin üzerinden aldım, bi baktım.."Pelte olmuş bir sinek.." Böööğğggh.! Sanırım ağzıma girmiş bende kapatıvermişim kapanı.. Ama yutmamışım. Git, sabah sabah, Çalkala.. Çalkala.. Sonra Salih'in barından aç bi vişne suyu, buz gibi.. bir kaç fındık fıstık.. Nası kahvaltı ama, di mi?
*****
Bir gece Metôl'e (Garson) "Şuradan bana bi su atsana.." dedim. Attı abi herif.. Camekânın üzerinden Turntable'ın üzerine..
İğne vjjjjzzzttt..
Sessizlik..
Ben "Pardon.."
****
Yine bir yaz gecesi..
Çok tenha bir akşam ama.. Hani 30-40 kişi var-yok..
Herkes bi köşede.. Pistte sadece bir çift var.. Seksi seksi dans ederlerken, aniden aralarındaki konuşmanın tonu yükselmeye başladı. Kadın, adamı itti ve son hızla bahçenin korkuluklarından denize atlayıverdi, çığlık çığlığa.. Taş olduk hepimiz.. Ben ELO'dan (Turn to Stone'u) çaliim mi acaba diye düşünürken, adam korkulukların kenarında, düğmelerini açmadan(!) gömleğinin önünü ani bi şekilde açtı.. Tam atlayacak, o sırada kadının suyun üzerine çıktığını ve orada kaldığını görünce, "Yüzme biliyomuş bu.." diyerek artık düğmesiz olan gömleğini tekrar giydi..
Suya tabi ki Metôl atladı. Aşağıya bir merdiven sarkıttık. Yaz günü kadının üzerinde ince elbiseler. Metôl'ün yüzünde acaip bi ifâde, aşağıdan kadını yukarı doğru iktiriyor. Neyse.. Aldık baaayaanı yukarıya.. Yattı yere.. Eşref amca ambulans arıyor filan. Kadının üzerinde bir beyaz gömlek.. İçinde sütyen neyim istemez.. Bi de ıslak komple.. (Komple tikiyiz de zaten.) Metôl aynı ifâdeyle diyo ki, "Abi, çekilin ben masaj biliyom.." Yaptırtmadık tabi O'na..
*****
Vardır daha bu tip anılar ama.. Yeter be, bu kadar Karina macerası..

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Bir de bana bir anini anlatmistin cok gulmustum o zaman... Kaldigin gecelerden birinde Ates abi telefon etmis "niye isiklar yaniyor" demis, sen de sondurunce isiklari "aha simdi sondu" demis, megerse durbunle evden kesermis Karina'yi...

Espresso dedi ki...

Abi ya, iyi ki o gün "cumartesi pazar"ı koymuşsun.. Onlar sayesinde Karina'yla ilgili bu komik/ güzel/ ööö/ havalı/ olaylı ve duygulu anıları keyifle okuyoruz.. Geçmişine sağlık::)))

Adsız dedi ki...

KARINA yine yeniden
Ates Abinin o zamanki yaslarina geldik gectik bile.. ve yine uzaklardan bir ozelmle
Icimde hala o Karina gunleri...
Ne dersin bir emeklilik projesi olur mu bize ?
Yine yeniden KARINA...
TK

ABİ dedi ki...

İnanmıyorum..
Nerden buldun adresi.. takip ediyormuydun? Öyle sevindim TK'yı burada görmeme..
Benim de bu Karina ya da benzer bir projem var.. Neden olmasın?
Mutlaka konuşalım..

ya msn'imi ekle.. ya da gmail'e meyl et..
öptüm..

Adsız dedi ki...

TK dan ogrendim bu sayfayi yazilarini okuyunca cok eskilere gittim.Eger Karina isi olursa mutfaga ben talibim.Memleket geze geze degisik yiyecekler ogrendim.
Sen yazdikca bizde yazilarini okumaya devam edecegiz
Eskilerden herkese selam.
LK

ABİ dedi ki...

Sevgili L&T.K..
Bilmiyorum şu anda neredesiniz ama duyduğum kadarı ile Türkiye'den daha güneydesiniz..:)) Doğru mu?
Bu arada, buralara yolunuz düştüğünde muhakkak arayın da, görüşelim.. Daha önce yazdığım gibi ben her proceye açığım..
Çok sevgiler size..