Bakınız Sevgili Arkadaşlar..
Yazınızda, ya da konuşmalarınızda öyle bir cümle yazarsınız ya da edersiniz ki,
ben alınırım.
Alındım mıydı da, sizden izin isterim. (ki demokrasiye ve Voltaire'e inanıyorsak vermeniz gerekir.)
Mikrofon tutarsanız da konuşurum.
Kolay Yürüyüş ve Kolay Yürüyüş2 başlıklı yazıları ve yorumları okuyanlar ne demek istediğimi daha net anlayacaklardır.
Bu ülkede ben,
ne ortalık yerde namaz kılanları anlayabildim,
ne de bir belediyenin, ilçeye girerken ya da çıkarken koymuş olduğu "Hoşgeldiniz/Güle Güle.. Ne mutlu Türk'üm diyene.. Bilmemne Belediyesi" tabelâsını.
Bu ülkede ben,
ne din sömürüsü yaparak götürenleri anlayabildim,
ne de Lâiklik kisvesi altında on yıllardır götürenleri..
Ben, gerçek anlamda inandığı için başını örtenleri ayrı tutarak, sadece inat ve mesaj için başını bağlayan kadın ve bağlatan kocalarını ne kadar anlayamıyorsam,
Alışveriş merkezlerinde, üzerlerinde ingilizce pornografik ve terbiyesizce yazıların basılmış olduğu t-shirtlerle sırıta sırıta dolaşan gençleri de anlayamıyorum.
Ben, bu ülkede yıllardır Cumhurbaşkanı'nı aynı şekilde seçip, bu hükümete geldiğinde mahallenin mızıkçı çocukları gibi davranan toplumu da anlayabilmiş değilim.
Herkesin "nalıncı keserini kendine yontması.." bizim özdeyişimiz.
Çünkü o keser, henüz hiç bir kesimin bir tarafına değmedi..
Bunun olabilmesi için, bu toprağın insanlarının gerçek bir savaş vermesi gerektiğini söylüyordum eşime, bundan üç beş gün önce..
Gerekirse ölmem lâzım, diyordum.
Gerekirse Ölmem lâzım.
Bu, şu anki düzenlerini korumaya çalışan şu ya da bu kesimin yapabileceği bir iş değil.
Çok acı.
Gemisini yürüten kaptan....
Bana dokunmayan Yılan..
Bu yüzden Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi arasındaki bu sanal savaşta, çok fazla şeyin değişeceğini sanmıyorum.
Ne zaman ki bu ülkede,
insanlar sahip oldukları hiç bir şeyin bu topraklardan, vatanlarından üstün olmadığını anlayacaklar..
Ne zaman ki,
sanal değil, gerçek anlamda karşı karşıya gelinecek..
Ne zaman ki Askerden yardım beklemeden "Ben, bu vatan için ölmeye hazırım." diyebileceğiz..
Ne zaman ki "Ben yanmazsam, Sen yanmazsan, Biz yanmazsak..
Nasıl çıkar Karanlıklar Aydınlığa .." dizeleri Liboş sofralarında mastürbasyon yapmaktan öteye götürülerek, gerçeğe dönecek..
O zaman güçlü olanın ve hâttâ daha da önemlisi hazır olanın dediği olacak.
Ben buna hazırım.
Haa, bana sorarsan, nesin diye..
Ben Atatürk çocuğuyum.
Demokratım.
Herkesin kendisine yanlış gelen herşeyi söyleyebilmesini savunurum.
Duamı da ederim, Rakımı da içerim.
Buna da bir Allah'ın kulu dil uzatamaz.
Zeki olup olmadığıma sizler karar verirsiniz ama çevik ve ahlâklı olmaya çalışırım.
Bir Disco'da dj'lik yaptığım zamanlarda..
Kadının biri sinir krizi geçirerek kendisini denize atmıştı..
Yanındaki erkek, gömleğinin düğmelerini kopararak parmaklıkların kenarına gelmiş ve daha sonra boklu suların üzerinde durmaya çalışan kadını görünce "Yüzme biliyormuş bu.." diye gömleğini giymişti.
O kadını oradan kurtarmaya çalışanlardan biri bendim.
Bu Ulusun Aydın geçinen kesiminin yüzde doksanı gömleğini giyiyor ve kendi kadınına sahip olmuyor, Abilerim, Ablalarım.
Kadını için kendisini üç metrelik suya bırakamayan vatan evlâdının, Cumhuriyetini savunmak için kendini feda edeceğini mi düşünüyorsunuz?
Bu insanlar, çıkarcı..
Bu insanlar, gününü gün edici..
Bu insanlar şuursuz..
Bu insanlar üç kağıtçı..
Bu insanlar vizyonsuz..
Bu insanlar hem cahil, hem de kendini bi bok sanıyor..
Bu insanlar kolaycı..
Bu insanlar FB'ci, Cimbomcu, Kartalcı..
Ver bi kaç yüz bin doları.. bak bakalım kaç kişi ihanet ediyor ülkesine..
Bak..
Unutulacak demiştim 30 küsur çocuğun öldüğü, uyuyan şöförlü kaza..
Bitti bile.. Unutuldu bile..
Bir hafta önce yazmıştım.. (Siz "Cumhurbaşkanı kim olacak?" diye uğraşın..
yarın elli çocuk ölür.. Önemli değil..) diye..
Bana hikaye anlatmayın.
Yarın ya da öbür gün elli kişi daha ÖLECEK..
Vatan için değil ama..
Çok yazık.
Çok..
Ben, şahsen, bir trafik kazasında değil, fikrimi, ilkelerimi savunurken ölmeyi yeğlerdim.
Yazınızda, ya da konuşmalarınızda öyle bir cümle yazarsınız ya da edersiniz ki,
ben alınırım.
Alındım mıydı da, sizden izin isterim. (ki demokrasiye ve Voltaire'e inanıyorsak vermeniz gerekir.)
Mikrofon tutarsanız da konuşurum.
Kolay Yürüyüş ve Kolay Yürüyüş2 başlıklı yazıları ve yorumları okuyanlar ne demek istediğimi daha net anlayacaklardır.
Bu ülkede ben,
ne ortalık yerde namaz kılanları anlayabildim,
ne de bir belediyenin, ilçeye girerken ya da çıkarken koymuş olduğu "Hoşgeldiniz/Güle Güle.. Ne mutlu Türk'üm diyene.. Bilmemne Belediyesi" tabelâsını.
Bu ülkede ben,
ne din sömürüsü yaparak götürenleri anlayabildim,
ne de Lâiklik kisvesi altında on yıllardır götürenleri..
Ben, gerçek anlamda inandığı için başını örtenleri ayrı tutarak, sadece inat ve mesaj için başını bağlayan kadın ve bağlatan kocalarını ne kadar anlayamıyorsam,
Alışveriş merkezlerinde, üzerlerinde ingilizce pornografik ve terbiyesizce yazıların basılmış olduğu t-shirtlerle sırıta sırıta dolaşan gençleri de anlayamıyorum.
Ben, bu ülkede yıllardır Cumhurbaşkanı'nı aynı şekilde seçip, bu hükümete geldiğinde mahallenin mızıkçı çocukları gibi davranan toplumu da anlayabilmiş değilim.
Herkesin "nalıncı keserini kendine yontması.." bizim özdeyişimiz.
Çünkü o keser, henüz hiç bir kesimin bir tarafına değmedi..
Bunun olabilmesi için, bu toprağın insanlarının gerçek bir savaş vermesi gerektiğini söylüyordum eşime, bundan üç beş gün önce..
Gerekirse ölmem lâzım, diyordum.
Gerekirse Ölmem lâzım.
Bu, şu anki düzenlerini korumaya çalışan şu ya da bu kesimin yapabileceği bir iş değil.
Çok acı.
Gemisini yürüten kaptan....
Bana dokunmayan Yılan..
Bu yüzden Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi arasındaki bu sanal savaşta, çok fazla şeyin değişeceğini sanmıyorum.
Ne zaman ki bu ülkede,
insanlar sahip oldukları hiç bir şeyin bu topraklardan, vatanlarından üstün olmadığını anlayacaklar..
Ne zaman ki,
sanal değil, gerçek anlamda karşı karşıya gelinecek..
Ne zaman ki Askerden yardım beklemeden "Ben, bu vatan için ölmeye hazırım." diyebileceğiz..
Ne zaman ki "Ben yanmazsam, Sen yanmazsan, Biz yanmazsak..
Nasıl çıkar Karanlıklar Aydınlığa .." dizeleri Liboş sofralarında mastürbasyon yapmaktan öteye götürülerek, gerçeğe dönecek..
O zaman güçlü olanın ve hâttâ daha da önemlisi hazır olanın dediği olacak.
Ben buna hazırım.
Haa, bana sorarsan, nesin diye..
Ben Atatürk çocuğuyum.
Demokratım.
Herkesin kendisine yanlış gelen herşeyi söyleyebilmesini savunurum.
Duamı da ederim, Rakımı da içerim.
Buna da bir Allah'ın kulu dil uzatamaz.
Zeki olup olmadığıma sizler karar verirsiniz ama çevik ve ahlâklı olmaya çalışırım.
Bir Disco'da dj'lik yaptığım zamanlarda..
Kadının biri sinir krizi geçirerek kendisini denize atmıştı..
Yanındaki erkek, gömleğinin düğmelerini kopararak parmaklıkların kenarına gelmiş ve daha sonra boklu suların üzerinde durmaya çalışan kadını görünce "Yüzme biliyormuş bu.." diye gömleğini giymişti.
O kadını oradan kurtarmaya çalışanlardan biri bendim.
Bu Ulusun Aydın geçinen kesiminin yüzde doksanı gömleğini giyiyor ve kendi kadınına sahip olmuyor, Abilerim, Ablalarım.
Kadını için kendisini üç metrelik suya bırakamayan vatan evlâdının, Cumhuriyetini savunmak için kendini feda edeceğini mi düşünüyorsunuz?
Bu insanlar, çıkarcı..
Bu insanlar, gününü gün edici..
Bu insanlar şuursuz..
Bu insanlar üç kağıtçı..
Bu insanlar vizyonsuz..
Bu insanlar hem cahil, hem de kendini bi bok sanıyor..
Bu insanlar kolaycı..
Bu insanlar FB'ci, Cimbomcu, Kartalcı..
Ver bi kaç yüz bin doları.. bak bakalım kaç kişi ihanet ediyor ülkesine..
Bak..
Unutulacak demiştim 30 küsur çocuğun öldüğü, uyuyan şöförlü kaza..
Bitti bile.. Unutuldu bile..
Bir hafta önce yazmıştım.. (Siz "Cumhurbaşkanı kim olacak?" diye uğraşın..
yarın elli çocuk ölür.. Önemli değil..) diye..
Bana hikaye anlatmayın.
Yarın ya da öbür gün elli kişi daha ÖLECEK..
Vatan için değil ama..
Çok yazık.
Çok..
Ben, şahsen, bir trafik kazasında değil, fikrimi, ilkelerimi savunurken ölmeyi yeğlerdim.
5 yorum:
mevzu derin.....
bekleriz..:)
TÜRK milletinin genel karakteridir olaylara uzaktan bakıp izlemek Osmanlı'da saraylarda laleler koklanırken Avrupa'da millet birbirini yemeye başlamıştı özgürlük demokrasi için ama hep birlikteydi onların mücadelesi bizde ise bir kurtarıcı beklenir her zaman mutlaka biri çıkar sihirli değneğini çıkartır ve puff sorun çözülür ama bunlar hep geçici çözüm olmuştur tıpkı M.Kemal ATATÜRK'ün yaptığı sihirli dokunuş gibi artık sihirin etkisi geçiyor ve 1950 den beri olan karşı devrim hareketi nasıl olduysa bu gün bu iktidara halk lidersiz bir araya geldi ve mitingler düzenledi ama yine demokratiklikten uzak keşke işin içinde bu seferde e-muhtıra olmasaydı yazılacak çok şey var ama konu dağlıyor saygılarımla...
e-muhtırasız olmuyor be abim. Bak Cumhur'u ele geçirselerdi, ikinci adım yargı sonra YOK'tü. Yargıya da imam hatiplileri atadın mıydı artık al sana demokrasinin yolları taştan, gel teokrasi yavaştan yavaştan şeklinde devam edecekti bu nameler.
Bu dincilerden çektiğimizi biz dünya'ya da anlatamayız. Batıya demokratik, tabanına kökten dinci görünür bu mahluklar. Tüm bilimsel kavramların içini şeriat uğrunda boşaltmış insanlardır. Onlar için şeriata giden yolda "laik" bile olmak varsa, yani her yol mübahsa, biz laikler için de laikliği ve demokrasiyi koruyan kollayan bu yolda bu şer mihraklarından kurtulmak için e-devletin tüm imkanları dahil her yol mübahtır. Ha işin sonunda AB işi olur olmaz onu şimdilik boş verelim. Önce laik Türkiye diyom, herşey sonra gelir. Hatta bi şey daha diyom. Cumhurbaşkanı Zeki the II. Sezer olsun diyom:)
Hakikaten laiklere oy vercez de ne olacak anlamıyorum. Adamların (CHP-SHP-DSP) iktidara gelince ne yapacaklarına dair en ufak bir çalışmaları yok. Hiçbir seçim çalışmaları da olmadı. Son 5 seneyi CHP "ben olsam şöyle yapardım" demek yerine hep "bu böyle yapılmaz" diyerek geçirdi. Şimdi de bizden oy bekliyor. Valla ben hala kararsızım. Oyumu AKP'ye de vermem çünkü onların dünya görüşlerini her daim dayatmaları ve devletin her kademesinde kadrolaşmaları benim de midemi bulandırıyor. Haklarını teslim ederim ama. Son 15 senenin en iyi hükümetiydi. Gerek dış politikası gerekse de ekonomi politikası gayet iyiydi. Kürt sorunu, dar gelirli kesimin durumu ve şehirlerdeki asayiş ile ilgili hiçbirşey yapamadılar, bunlar da onların eksileri. Bir kez daha "lanet olsun mecburen CHP'ye oy veriyorum" demek istemiyorum. Baykal ve yönetimi bence derhal istifa etmeli.
Yorum Gönder