Pazar, Kasım 19, 2006

Yazık be..

Onları ilk defa Karantina'da karakol yokuşunda anneannemlerin evinde görmüştüm.. Onbeş yirmi tane kadardılar. Kimilerinin kapakları fazla çalınmaktan aşınmış ya da orası burası yırtılmıştı..
Ama dedem minik bir koleksiyon yapmıştı taş plaklardan.. Bu söylediğim aşağı yukarı kırk yıl önceydi..

Daha sonra Hüseyin eniştemlerde bir grundig pikapta çalınan kırkbeşlikleri gördüm.. Otuz sene önceydi.
Hüseyin eniştem her daim lacivert papyonla dolaşan, her daim beni seven ve öpen ve her daim ağzı rakı kokan bir enişteydi. Severdim, papyonunu, beni sevmesini ve rakı kokusunu..

Yirmi-yirmibeş sene önce ise longplayler çıktı ve daha sonra da kasetler.. Sonra kasetlerden öyle bir koleksiyon oluştuki insanlarda, bu sefer Lp'ler ve kırkbeşlikler kayboldu..

Cd'ler (de) girdi sonra (şeyimize!) evimize..

Bi ton para.. Edinmek için.. Bi ton zaman..Bulmak için..

Bi müddet sonra, (derken ööle çok bi müddet değildi artık..) Ana! Bi baktık.. Mp3 diye bi dalga çıktı.. Bi Mp3 neredeyse 10 cd'ye bedel.. derken I-Pod vs..

Şimdi adam, kibrit kutusu kadar bi dalgaya otuz gün aralıksız ve aynını tekrar etmeden çalacak kadar musiki yükleyebiliyor..
Kaçtı mı abicim, Mp3 lerde bi tarafımıza.?

Birde Dvd mevzusu başladı.. Onlarda önce betamax, sonra vhs ve daha sonra VCD formatlarından geçerek bugünlere geldiler..

Ayıp söölemesi ikiyüze yakın dvd var.. Özel filmler.(tabi bana göre..)

Şimdi
Blow Up desem, Don't Look Now yada Great Expectations desem.. kime ne kadar yazar, bilemem.. de..

bir şeyi artık yeni yeni uyanıyorum..

Taş plaklar, plaklar, kasetler, cd'ler, mp3 ler gibi bu dvd'ler içinde bir uğraş vermek gerekecek bi zaman sonra..
Çöp bakımından diyorum yani..

Herşey o kadar çabuk eskimeye başladı ki..

Hiç bir şeyin kıymetini, değerini anlamayan.. anlayamayan..

bilmeyen.. çabucak unutuveren..
acaip yaratıklar olduk, çıktık.

Hiç yorum yok: