Yüksek görevdeki kimseler üç bakımdan kuldurlar: devlet başının ya da devletin kulu, ünün kulu, gördükleri işin kulu. Bu yüzden, ne kişiliklerinde, ne davranışlarında ne de zamanlarında özgürdürler.
Yüksek görevlerin tabanı kaygan olur, buralardaki insanın sonu ya yuvarlanmak ya da en azından gözden düşmektir.
Görevini yaparken en iyileri örnek al kendine, çünkü iyiye öykünmek bütün öğütlerin ortak ilkesidir. Bir süre sonra kendi kendini örnek al, eskiden mi daha iyi davranıyordum şimdi mi diye sıkıca bir sor kendine. Aynı görevde bulunup kötülük etmiş kimselerden de örnek almayı unutma, ama onların kötülüğünü anarak kendini pohpohlamak için değil, nelerden kaçınman gerektiğini öğrenmek için yap bunu. Davranışlarını, böbürlenmeden, senden önce gelmiş geçmiş zamanlara kişilere kara çalmadan düzelt, ama iyi örnekleri izlemek gibi, davranışlarınla iyi örnekler vermeyi de kendine amaç belle. Her şeyin başlangıcına dön, işlerin nerede nasıl yozlaşmış olduğunu incele, bu arada zamandan ders al; geçmişten en iyi bugünden de en uygun şeyleri öğren.
Davranışlarının bir tutarlılık göstermesine çalış, böylece insanlar senden ne umulacağını önceden kestirebilsinler; ama çok da katı, dik kafalı olma, kuraldan ayrıldığın yerde neden böyle yaptığını güzelce açıkla. Bulunduğun görevin haklarını iyi koru ama yetkilerini tartışmaya girişme, yetkilerine bağıra çağıra, kavga dövüşle değil, sessizce sahip çık. Ayrıca, senden aşağı görevde bulunanların haklarını da koru, her işlerine karışmaktansa, başlarındaki yönetici olarak kalmayı daha onurlu bir iş bil. Görevinin yürütülmesiyle ilgili olarak yardım iste, akıl danış, sana bilgi vermek için gelenleri, senin işine karıştıklarını düşünerek yüz geri etme, iyi karşıla.
Yetki taşıyan kimselerin başlıca dört kötü yönü vardır;
1. Oyalama,
2. Rüşvet,
3. Kabalık,
4. Yumuşaklık.
Oyalamadan kaçınmak için, işi olanların seninle kolayca görüşmesini sağla, söz verdiğin zamanı unutma, elindeki bir işi sona erdir, zorunluluk olmadıkça birkaç işe birden el atma.
Rüşvete gelince, hem kendine hem de adamlarına rüşveti yasak etmekle kalma, sana gelenlerin rüşvet önermesini de engelle. Dürüstlüğü benimsemek rüşvet almamayı gerektirir ama bu dürüstlüğü sözle de belli etmek, rüşvetten tiksindiğini açık açık söylemek rüşvetçilerin senden uzak durmasını sağlar. Rüşvet almaktan kaçındığın gibi, bu konuda bir kuşku uyandırmaktan da çekin. Düşüncelerini tutumunu değiştiren, ama bu değişikliğin nedenini açıkça söylemeyen kimsenin rüşvet yediğinden kuşkulanılır. Bundan dolayı, düşünceni, davranışını değiştirdiğin zamanlar bunu açıkça söyle, seni böyle bir değişikliğe yönelten nedenleri herkese açıkla, gizlemeye yeltenme. Seninle içli dışlı bir uşak ya da gözdenin de gördüğü saygının nedeni anlaşılmıyorsa, çoğunlukla rüşvet işlerinde bir aracı olduğu düşünülür.
Yumuşaklığa gelince, bu rüşvetten de kötüdür, çünkü rüşvet ancak ara sıra verilir, ama insan başkalarının üstelemelerine, budalaca ayartmalarına kanmaya bir alıştı mı, bunun artık sonu gelmez. Süleyman’ın dediği gibi: “İnsanlara çok yüz vermeye gelmez, yoksa bir lokma ekmek için bile kötülük işler.”
Eskilerin, “İnsanın ne olduğu, yüksek bir yere geldiği zaman ortaya çıkar,” sözü çok yerindedir, burada ortaya çıkan kimisinin iyiliği kimisinin de kötülüğüdür.
Bir kimsenin yüksek onurlar kazandıkça iyileşmesi, yüce cömert bir gönlü olduğunun kesin bir kanıtıdır, çünkü onur, erdemin beşiğidir. Doğada nasıl nesneler yerlerine doğru hızla, yerlerine yerleştikten sonra da ağır ağır kımıldarsa, yüksek bir yere erişmek isteyen erdemli kişi de ilkin tutkuyla ilerler, yetkileri ele geçirince de ağırlaşır. Yüksek yerlere her zaman dolambaçlı merdivenlerden çıkılır, ama değişik partiler varsa, insan yükselme sırasında bunlardan birine girmeli, yerine vardıktan sonra gene eski dengesine dönmelidir. Senden önce gelenlerin anısı karşısında saygıyla sevgiyle davran, yoksa ettiğin yanına kalmayacak, sen onlara nasıl davranırsan, senden sonrakiler de sana öyle davranacaktır.
Konuşmalarında ya da birinin dileğini özel olarak dinlediğin zamanlarda, yüksek bir yerde bulunduğunu sezdirme, boyuna görevinden söz etme, iyisi mi bırak senden “görevinin başında bambaşka bir adam olur,” diye söz etsinler.
Yüksek görevlerin tabanı kaygan olur, buralardaki insanın sonu ya yuvarlanmak ya da en azından gözden düşmektir.
Görevini yaparken en iyileri örnek al kendine, çünkü iyiye öykünmek bütün öğütlerin ortak ilkesidir. Bir süre sonra kendi kendini örnek al, eskiden mi daha iyi davranıyordum şimdi mi diye sıkıca bir sor kendine. Aynı görevde bulunup kötülük etmiş kimselerden de örnek almayı unutma, ama onların kötülüğünü anarak kendini pohpohlamak için değil, nelerden kaçınman gerektiğini öğrenmek için yap bunu. Davranışlarını, böbürlenmeden, senden önce gelmiş geçmiş zamanlara kişilere kara çalmadan düzelt, ama iyi örnekleri izlemek gibi, davranışlarınla iyi örnekler vermeyi de kendine amaç belle. Her şeyin başlangıcına dön, işlerin nerede nasıl yozlaşmış olduğunu incele, bu arada zamandan ders al; geçmişten en iyi bugünden de en uygun şeyleri öğren.
Davranışlarının bir tutarlılık göstermesine çalış, böylece insanlar senden ne umulacağını önceden kestirebilsinler; ama çok da katı, dik kafalı olma, kuraldan ayrıldığın yerde neden böyle yaptığını güzelce açıkla. Bulunduğun görevin haklarını iyi koru ama yetkilerini tartışmaya girişme, yetkilerine bağıra çağıra, kavga dövüşle değil, sessizce sahip çık. Ayrıca, senden aşağı görevde bulunanların haklarını da koru, her işlerine karışmaktansa, başlarındaki yönetici olarak kalmayı daha onurlu bir iş bil. Görevinin yürütülmesiyle ilgili olarak yardım iste, akıl danış, sana bilgi vermek için gelenleri, senin işine karıştıklarını düşünerek yüz geri etme, iyi karşıla.
Yetki taşıyan kimselerin başlıca dört kötü yönü vardır;
1. Oyalama,
2. Rüşvet,
3. Kabalık,
4. Yumuşaklık.
Oyalamadan kaçınmak için, işi olanların seninle kolayca görüşmesini sağla, söz verdiğin zamanı unutma, elindeki bir işi sona erdir, zorunluluk olmadıkça birkaç işe birden el atma.
Rüşvete gelince, hem kendine hem de adamlarına rüşveti yasak etmekle kalma, sana gelenlerin rüşvet önermesini de engelle. Dürüstlüğü benimsemek rüşvet almamayı gerektirir ama bu dürüstlüğü sözle de belli etmek, rüşvetten tiksindiğini açık açık söylemek rüşvetçilerin senden uzak durmasını sağlar. Rüşvet almaktan kaçındığın gibi, bu konuda bir kuşku uyandırmaktan da çekin. Düşüncelerini tutumunu değiştiren, ama bu değişikliğin nedenini açıkça söylemeyen kimsenin rüşvet yediğinden kuşkulanılır. Bundan dolayı, düşünceni, davranışını değiştirdiğin zamanlar bunu açıkça söyle, seni böyle bir değişikliğe yönelten nedenleri herkese açıkla, gizlemeye yeltenme. Seninle içli dışlı bir uşak ya da gözdenin de gördüğü saygının nedeni anlaşılmıyorsa, çoğunlukla rüşvet işlerinde bir aracı olduğu düşünülür.
Yumuşaklığa gelince, bu rüşvetten de kötüdür, çünkü rüşvet ancak ara sıra verilir, ama insan başkalarının üstelemelerine, budalaca ayartmalarına kanmaya bir alıştı mı, bunun artık sonu gelmez. Süleyman’ın dediği gibi: “İnsanlara çok yüz vermeye gelmez, yoksa bir lokma ekmek için bile kötülük işler.”
Eskilerin, “İnsanın ne olduğu, yüksek bir yere geldiği zaman ortaya çıkar,” sözü çok yerindedir, burada ortaya çıkan kimisinin iyiliği kimisinin de kötülüğüdür.
Bir kimsenin yüksek onurlar kazandıkça iyileşmesi, yüce cömert bir gönlü olduğunun kesin bir kanıtıdır, çünkü onur, erdemin beşiğidir. Doğada nasıl nesneler yerlerine doğru hızla, yerlerine yerleştikten sonra da ağır ağır kımıldarsa, yüksek bir yere erişmek isteyen erdemli kişi de ilkin tutkuyla ilerler, yetkileri ele geçirince de ağırlaşır. Yüksek yerlere her zaman dolambaçlı merdivenlerden çıkılır, ama değişik partiler varsa, insan yükselme sırasında bunlardan birine girmeli, yerine vardıktan sonra gene eski dengesine dönmelidir. Senden önce gelenlerin anısı karşısında saygıyla sevgiyle davran, yoksa ettiğin yanına kalmayacak, sen onlara nasıl davranırsan, senden sonrakiler de sana öyle davranacaktır.
Konuşmalarında ya da birinin dileğini özel olarak dinlediğin zamanlarda, yüksek bir yerde bulunduğunu sezdirme, boyuna görevinden söz etme, iyisi mi bırak senden “görevinin başında bambaşka bir adam olur,” diye söz etsinler.
Sir Francis Bacon (1561-1626)
Derleyen:H.Yıldırım
1 yorum:
çok tşk bu site ne sitesi
Yorum Gönder