Son üç beş gün hayli yoğundu. Yazamadım. Sağa sola koştururken (neden acaba hep sağa ya da sola koşturulur da ileri koşulmaz.. onu da anlamış değilim ya, neyse.) bir kamyonun arkasında özenle ve hatasız yazılmış bir yazı gördüm.
"Seni yıpratan yaptığın yollar değil, ulaşamadığın arzularındır." anlamında bi şey.. Az bi farkla da olsa böyle bir şeydi sanırım.
Oysa tam tersi değil mi? Cebinde paran yokken içmek istediğin sigara markasıyla başlayan, cep telefonu marka ve modeli, oturmak istediğin mekan/çevre, binmek istediğin araba, sahip olmak istediğin ama bir türlü olamadığın herşeyle sonlanan bir girdap değil midir, seni asıl yıpratan?
Yollar yıpratmaz. Yollar hedeflere varabilmek için tasarlanmıştır. Ve eğer yıpranma varsa sebep yolun ta kendisidir.
Ama beynin, üzerinde başdöndürücü bir hızla yol aldığın otobanın şeritlerini yutarken, sen sürekli varamadığın hedefleri düşünüyorsan, o yol bitmez, tükenmez olur. Ya da konsantrasyon bozukluğun ummadığın bir kazaya yol açar.
Onun için abi der ki; Yola bak, Yola.. Gözünü yoldan ayırma. Eğer illa kendini yıpratacaksan da bu yolda yıprat. Ama eninde.. Ama sonunda.. Hedefe mutlak varırsın.
Ya da (ufak bi olasılık ta olsa) lastik patlar, yolda kalırsan..
Değiştirir, devam edersin. Yine de bir şey olurda, ne biliim kalbin duruverir direksiyonda..
En azından "çok çabaladı !" derler be..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder