Pazar, Aralık 14, 2008

H. ( I. Bölüm ) Boş çerçeve

1981-83 arası Ferit için zor yıllardı..
Para kazanmaya çalıştığı ama bir türlü kıçını toparlayamadığı zamanlar..
Evlilik, baba olmak, askerlik, iş kurmak..
Çocuğun sütü için cebinde parasının olmadığı kadar zor zamanlar..
İkinci şişe sütün sulandırılarak içirildiği.. zor zamanlar..

84-86 toparlanma yıllarıydı..
Kendisi üstüne başına pek bir şey alamıyordu ya da evlerinde bir yemek masası yoktu ama artık süt için üzülecek durumlar aşılmıştı en azından. Hoş, yemek masası alsa, koyacak yer yoktu bu küçücük evde.. Güneş görmeyen, zemin kattaki eve, "Denizaltı" diyerek dalga geçen arkadaşları da vardı, Ferit'in. Zengin babaların zengin çocuklarıydı onlar.
Evin gerçekten de denizi andıran bölümleri vardı ama..
Örneğin kışın bir dolabın altına kaldırılan yazlık ayakkabı yazın çıkarıldığında yosun tutmuş olabiliyordu..

Ferit, 1987 yılında, yirmidokuz yaşına henüz girmişken tanıştı Hakan ile..

Kırklı yaşlarının başındaydı Hakan abi. Şehrin çok tanınmış giyim firmalarından bir tanesinin hem ortağı hem de müdürüydü..

Hiç evlenmemişti.

Konuşmasının yumuşak tonu ve duygusallığı, "Gay" olduğu dedikodusunun yayılmasına neden olmuştu. Oysa tanıyanlar böyle bir şeyin olmadığını, Hakan'ın çok kendi hâlinde bir adam olduğunu biliyorlardı. Ferit'te kısa zamanda öğrenmişti bunu.

Bir zaman sonra Ferit ve Hakan arasında iki erkeğin arasında nâdir olabilecek bir abi-kardeş / usta-kalfa ilişkisi gelişti.
Çok sevdiler birbirlerini.

Hakan'ın durumu çok iyiydi. Yalı'da bir teras katında oturuyor, İstanbul'dan gelen, o dönem için şöhret sâhibi olan bayan misâfirleri oluyordu. Bir kaç kez magazin dergilerine konu da olmuştu, uzaktan çekilmiş papparazzi fotoğrafları..

Yaşantısı, tarzı, duruşu, evi, çiçekleri, tabakları, bardakları, tuvaleti, banyosu, okudukları, dinledikleri, izledikleri, içtikleri farklıydı Hakan'ın. Kaliteliydi.
Ferit, yaşamda öğrendiklerinin büyük bölümünü ilk olarak O'nda gördüğünü farkedecekti yıllar sonra..

Hakan, Ferit'in üstüne başına bi'şeyler alamadığını gördüğünde kendi kazak ve gömleklerinden verirdi. O kadar ince, o kadar zeki ve o kadar seçilmiş kelimeler eşliğinde yapardı ki bunu, ne karşı çıkabilirdi Ferit, ne de almamazlık edebilirdi.

Evli olmasına rağmen, haftada bir ya da iki akşam Hakan'a gidiyor, birlikte uzun sohbetler ediyorlar, kitaplardan, filmlerden konuşuyorlar, sonra geç saatlerde evine dönüyordu Ferit.
Hakan zaman zaman onları aile olarak da ağırlıyor, Ferit, karısı ve küçük kızları üç beş ayda bir, hep birlikte, bu yalnız adamın yaptığı olağanüstü yemekleri, kurduğu kaliteli sofralarda yiyiyorlardı.
Ferit'in eşinin de bir şikâyeti yoktu. O'da sevmişti Hakan abiyi..

Bir zaman sonra, bir gece, Hakan tuvaletten çıktığında, koridordaki antika sehpânın üzerinde yıllardır duran boş çerçevenin içinde, "Neyin ne zaman dolacağı hiç belli olmuyor, değil mi usta?" yazılı bir not görecek ve içeriye giderek Ferit'e sarılıp ağlayacaktı..

İki erkeğin aşkıydı bu..

Devam edecek.

9 yorum:

Adsız dedi ki...

''iki erkeğin arasındaki aşk ''
bundan kastın ileri derecede samimi dostluk olduğu üst paragraflarda belirtilmiş zaten ve ben evet böyle bir aşkın olduğuna inanırım .Lakin kadınlar arasında böyle bir alakanın kurulabilmesi neredeyse imkansız :/ Sırf bu yüzden erkeklere çok özenirim .kıskançlıktan sorgu sualden hset ve riyadan arınmış bir dostluğu hayatlarının belli bir bölümünde mutlaka yakalıyorlar ama biz hatun kişilikler yaradılışımızdan mıdır nedir bunu sağlayabilecek donanıma sahip değiliz.bunu bilir üzülerek bunu söylerim :(

ABİ dedi ki...

bu söylediğine %100 katılıyorum SananaAki BaNaneSaN.. Kadınlar bunu başaramıyor..

hep dedi ki...

Şşşşş! Ne aşkı? N'oluyo burada:)))
Feritin kaleminden ve penceresinden yine leziz bir paylaşım bizi bekliyor galiba.Biz de merakla devamını bekliyoruz.

GULTEINEN ENKELINI dedi ki...

Yok yok SananaAki BaNaneSaN; ben kadinlarin arasinda da bu derin cizginin yakalanacagina inaniyorum.Hatta ben hayatimin farkli donemlerinde hep yakalarim; yakaladigimi da birakmam.

Sevgili Abi; eeeeee??? sonra ne oldu(mus)?

KUGUU dedi ki...

Resim tanidik mi?:))

Kremali'nin annesi dedi ki...

Yine cok guzel bir hikaye. Gonlune saglik agbi. O babasinin sut parasini zor denklestirdigi kucuk kiz, adim gibi eminim, cok saglam karakterli bir genc hanim olacak. Zor kosullarda yetisen ve ilk cocuk olmanin sorunlulugunu daima hisseden niceleri gibi.

SananaAki BaNaneSaN'e ben de katiliyorum. Maalesef biz kadinlar kendi aramizda gercek dostluklar kurma konusunda pek basarili degiliz. Ustelik istekli de degiliz buna.

Erkeklerin bizden daha iyi yaptigi isler bununla kalsa iyi. Tezim icin ayni sektorden ve her biri konularinda uzman uc kisiyle mulakat yapmistim. Ikisi bay biri bayandi gorustuklerimin. Gecenlerde oturdum ve mulakatlari cozumleyip Ingilizceye cevirdim. Bayanin mulakatini cozumleyip cevirirken neredeyse kafayi yiyecektim. Mulakat sirasinda o kadar cok sozumu kesmis ve bu nedenle o kadar cok yarim yamalak cevaplar vermis ki. Beyler ise sakin sakin sorularimi dinleyip net cumleleler ve kesin bilgilerle cevaplamislar. Biz neden boyleyiz be agbi?!

Haccecan dedi ki...

Mesai bitiminde duygusallığım tavan yaptı sayenizde...
iki erkeğin aşkı ise yüzümde hoş bir tebessüm oluşturdu.
saygılar abi :))

ABİ dedi ki...

Hep, Gulteinen, Kuguu, Kremalininannesi, Haccecan.. Teşekkürler..
Kuguu; Resmi nette buldum.. adamın biri..:)
Kremalininannesi: Ben de erkeklerinbu konuda daha başarılı olduklarına inananlardanım..
Saygı bizden, sevgili Haccecan..

Geveze Kalem dedi ki...

Allah'tan sen devamınıyazdıktan sonra okumaya başlamışım bu yazı dizisini. Yoksa valla çatlardım.:))
Şimdi devam...