Salı, Ekim 21, 2008

Körfez..

Körfezi seyrediyordum.
Az önce Karaburun'un üzerinden kaybolan güneşin bıraktığı kızıllık göğe yansımıştı.

Limandan henüz çıkmış koca bir gemi, neredeyse tam yol batıya doğru ilerlerken,
rotasını bozmadan onun geçişini bekleyen bir ufak şehir hatları gemisi, öylesine bekliyordu, az sonra vuracak olan büyük dalgaları.
Bir araba vapuru ise, yine o koca tankerin önünden geçemeyeceğini anlamış ve rotasını doksan derece çevirmişti. Bi'kaç dakika sonra yine bilinen rotasına dönmek üzere, çeyrek yol ile ilerliyordu.
Bütün bunların dışında, onlarla hiç ilgisi olmayan Alsancak-Bostanlı gemisi, yine tam yolla yaklaşıyordu eski Papaz yönüne..
Ve farkında değildi, Bostanlı yönünden Bayraklı tarafına hemen her gece giden ufak balıkçı teknesini az sonra ne kadar sallayacağının..
Bir de uçak vardı, yeni havalanan..
Bambaşka bir hedefe doğru.
Tüm olanların hiç farkında olmadan.

Zâten hayatda bu değil miydi?

Büyüklerin önceliği..
Yiyeceği tokadı bilenler.. Bilmeyenler..
Bekleyenler, Yan çizenler.
Etkilenmeyenler, etkilenmeyenlerden bile etkilenenler.
Ve yükseklerde, çok yükseklerde hiç birinin farkında olmayanlar.

4 yorum:

Kremali'nin annesi dedi ki...

Agbi, seviyorum sizin bu tefekkur yazilarinizi. Gorebilmek icin bazen rakimi yukseltmek gerekiyor galiba:) Goren gozlerinize saglik...

Vladimir dedi ki...

Evet, kesinlikle yüzde yüz katılıyorum. Hayat böyle, büyük gemi geldi mi pozisyon alamadın mı yandın. Tokat geliyor.

Yükseklerde yükseklerde farkında olmayanlara kıl oluyorum en çok.

:))

Kriptograf dedi ki...

son günlerde ne kadar çok İzmir'li blog yazarı tanıdım inanamıyorum. Arasam bulamam böyle, hemde tam benim ayarımda.

Vladimir sayesinde buldum efendim sizin blogunuzu. Sonra aranırken Cenaze anılarınızı okudum nerden bulduysam, hatırlamıyorum.

hayat tam olarak budur başka bir anlatımı olamazdı.
Limandan henüz çıkmış bir gemi,
rotasını bozmadan onun geçişini bekleyen bir ufak şehir hatları gemisi,
Bir araba vapuru,
bunlarla hiç ilgisi olmayan Alsancak-Bostanlı gemisi,
Bostanlı yönünden Bayraklı tarafına hemen her gece giden ufak balıkçı teknesi,
Bir de uçak,

hepsi dediğiniz gibi yaşamdaki olguların yerlerini çok güzel anlatmış. ve yine hepsi yol aldıkları dünyayı aynı yaşadıkları ortamı kirleten yaşam formları gibi kirletiyorlar.

onlar kara duman atıyorlar bağıra bağıra, bizim dumanın rengi daha çok gri ve hissettirmeden, en azından dürüstler...

ABİ dedi ki...

Teşekkürler Kremalinin Annesi..
Vladimir, gün gelir o uçakta bir yere iner bi'şekilde. Hep havada kalacak değil be..
Kriptograf, bende sevindim uğradığına. İzmirli misin, İzmir'de misin?