Aşağıdaki yazı, 07/08/1996 tarihinde bir zarfa konmuş ve bir arkadaşıma, uygun zaman geldiğinde, oğluna verilmek üzere teslim edilmiştir.
07/08/1996
Doğumundan 3 gün sonra..
Sevgili Bebek,
Sana bu şekilde seslenmek zorundayım. Çünkü Canın Annen ve Baban sana henüz bir isim koymadılar.
Önemli olanda bu değil zâten.
Sağlığın, huzûrun ve bahtının açıklığı..
Tanrı ömrüne ömür katsın, ilerki yıllarda,
onurlu,
şerefli,
insanları seven ama değerlerinden ödün vermeyen biri,
bir gerçek insan olarak yaşamını sürdüreceksin.
Çok büyük bir olasılıkla, ki bunun olması bence iyidir, annen ve babanla otuzlu yaşlara varana değin sürtüşmelerin olacak..
Hattâ belki zaman zaman, acaba beni sevmiyorlar mı diye de düşüneceksin.
Kendinin dahî onları sevip sevmediğinden emin olmadığın zamanlar olacak..
Bunlar kişiliğinin gelişmesine, kendini bulmana yardımcı olacak.
Ama bir gün kesinlikle anlayacaksın ki, senin için onlardan daha değerli ve onlar için senden daha değerli başka bir varlık yok..
Ben Onlar'ın değerini, söylediğim gibi otuzlu yaşlarımda anladım. Sen belki daha çabuk çözersin, bilemem.
Ama, bizim seninle 4 Ağustos doğumlu olmak gibi bir ortak noktamız var. .
Bizlere ne söylenirse söylensin, ne öğretilmek istenirse istensin,
bir şeyin eğriliğine ya da doğruluğuna kendimiz karar veririz.
Ve inanıyorum ki; herşeyin doğrusunu bulacaksın.
Hedeflerine her zaman ulaşacaksın.
Çünkü hedefe koşmaya karar verdiğinde, ona ulaşacağından emin olacaksın.
Etrâfındakiler, dostların, arkadaşların, sevgililerin, belki eşin/eşlerin seni "Zor adam - Sıradışı" olarak niteleyecekler.
Bundan yüksünme, tersine onur duy.
Sürüden olmadığını bilmeleri iyidir.
Kestirme yollara tenezzül etmeyecek daima zor yollara tırmanacaksın.
Ve buralarda çok özel patikalar, tepeler ve yollar bulacaksın.
Bir çıkmaz yola girdiğinde geriye dönerken aldığın deneyimi hiç unutmayacaksın.
Bu bilinmeyen yollarda, her insanın göremeyeceği çok özel manzaralar görecek ve yaşayacaksın.
Bu manzaralar bâzen güzel, bâzen çirkin olabilir.
Ancak sana faydası; yeterince yüksekte, kendi patikanda, hangisinin iyi ve hangisinin kötü olduğunu anlamandır.
"Bir bulut, neden belli bir yönde ve belli bir hızda uçtuğunu bilmez. Bir itki duyumsar, -şimdi gidilecek yer burası.- diye.
Ama gökyüzü, bütün bulutların arkasındaki nedenleri ve desenleri bilir.
Ve kendini yeterince havalandırıp, ufukların ötesini görebildiğinde sen de bileceksin. Richard Bach."
Kalbin ve gönlün çok geniş olacak.
Çok çabuk aşık olabilecek, sevebilecek ve güveneceksin.
Ama güvenilmediğini anladığında, sonuna kadar savaşacak, kazandığında savaş baltanı gömecek,
savaştığın kişi ya da kişiler bunu sana hatırlatana dek bir daha çıkartmayacaksın.
İstemeden yapmış olduğun bir hatâ, sana sık sık hatırlatılırsa çok kızacaksın.
Eğer karşındaki, bu hatânı sana hatırlatarak intikam almak için, aynı hatâyı bilerek yaparsa aşırı sinirleneceksin.
Gönlün zâten vermekten yana olduğundan, istemeyene yağdıracak, isteyene koklatmayacaksın.
Ne kadarını hakettiğini düşünecek ve hakettiğini isteyeceksin.
Haketmeden isteyenlere ya da alanlara gıpta etmeyecek aksine onlarla savaşacaksın.
Disiplini, çalışmayı, kazanmayı, gücü ve harcamayı seveceksin.
Düzenli, temiz ve bakımlı olacaksın. Varsın sana "KIL" desinler.
Herşeyi ve herkesi sevmek zorunda olmadığını anlayacaksın. Sevdiğini saklamadığın gibi sevmediğini de açıkça söyleyebileceksin.
Hırslarına gem vurmayı, kazandıkça tatmin olmayı bileceksin.
Mükemmeliyetçi olacaksın.
Hep düşüneceksin. Beyninde fırtınalar kopacak.
Tükenmeyeceksin.
Dolu dolu yaşayacaksın.
Ödün vermeyeceksin.
Ve seni bu özelliklerinle sevebilecek bir kadın arayacak,
ve bulmakta zorlanacaksın.
Aramaktan vazgeçmeyeceksin.
Ve ölmeye giderken dahî, kocaman gülebileceksin.
Yenilgiyi de aynı kazanmak gibi hazmedebileceksin,
daha alt düzeydeki yaşam biçimleri tarafından anlaşılmasan ve deli zannedilsende..
Sevgili Bebek,
Bunları yap ya da böyle ol demiyorum.
Çünkü sen 4 Ağustos'ta doğmuş bir Arslan erkeğisin. Sen zâten busun.
Sen, uğruna dünyayı ateşe verebileceğin biri için bile eğilmezsin.
Şimdi bu kısacık mektubu anlayarak okuduğunu düşündüğüm şu zamanlarında sana söylemek istediğim son bir şey ve paylaşmak istediğim bir şiir var.
İsterdim ki;
Şimdilerde 60 - 70 yaşlarını süren bir İNSAN benim için özel bir şey yazsaymış ve ben de şimdi o satırları okuyor olsaymışım..
Ama hayatta hiç bir şey düş değildir, bebek.
Sınırlarını zorla.
Çünkü onlar kesinlikle senindir.
Yirmiyedi yaşında bir düelloda ölen Rus şairi Lermontov'dan, Ataol Behramoğlu çevirisi ile;
Hayır, ilgi beklemiyorum ben
hüzünlü sayıklamalarına ruhumun.
Alışkınım el çekmeye isteklerimden
eski günlerinden beri çocukluğumun..
Yazdıklarımdan da bir şey beklemem.
Fakat isterim ki, yıllar sonra
kısa fakat isyancı bir ömürden
bir iz kalmış olsun onlarda..
Kimbilir, belki günün birinde
tüm sayfaları hızla geçerken
takılıp kalacaksınız bu dizelere
mırıldanarak "Haklıymış gerçekten."
Belki o sevinçsiz şiir uzun süre
durduracak üzerinde bakışlarınızı..
Bir mezar taşının yol üzerinde
durdurması gibi bir yabancıyı..
Mihail Lermontov - 1830
Dedim ya Bebek, Hayatta hiç bir şey düş değildir..
Belki de ben bu satırları 38 yıl önce kendime yazdım.
Belki de sen, kendi geleceğine yazıyorsun.
İyi yolculuklar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
abi, benim kızıma da bir mektup istiyorum senden. cidden ama :) 1.oda da 18 yaşında ona armağan ettiğim zaman okunmak üzere :)
Eee, benim oglumun basi kel mi? Degil. O zaman ben de ogluma istiyorum bir mektup :)
Saka bir yana, ne sansli bir dostmus bu boyle? Dilerim uzun bir omur surer, mektubunuzdaki her satiri ve satir arasina anlayacak derinlige ve nihayet dinginlige ulasir o kucuk beyefendi.
sevgili 7.Oda ve sevgili Kremali'nin annesi,
sizin çocuklara bir mektup yazmak biraz zor..
Küçük beyefendi şu sıralarda 12 yaşını sürüyor.. Ve beni pek seviyor.. Tabi ki henüz bu mektuptan haberi yok.. Günün birinde olur da, "vay be" derse ne mutlu bana..
"dogmus" cocuga mektup...
aglayarak okudum abi.
ay daha da aglayasim var simdi..
ne şanslı bebekler var şu hayatta...tüylerim diken diken oldu.
bir aslan erkeği ancak bu kadar güzel anlatılır, anlatır kendi kendini: "Sen, uğruna dünyayı ateşe verebileceğin biri için bile eğilmezsin."
bütün gece bir aslan'ın anılarıyla boğuşmuşken ilaç gibi geldi. teşekkürler kafi değil. bir düğüm vardı boğazımda çözüldü gitti.
ne şanslı bebekler var şu hayatta...
sevgili gulteinen enkelini ve mahallenin delisi..
sizleri duygulandırdığım için sevinmelimiyim yoksa üzülmeli mi, bilemedim..
ama.. sevgiler..
Yorum Gönder