Pazartesi, Ağustos 18, 2008

İngiliz GQ Dergisi'nin İstanbul Yazısı..

At Avrat Reina!

2010 Avrupa kültür başkenti seçilen İstanbul için 'kültür başkenti İstanbul Avrupalı bile değil' diyen İngiliz GQ dergisinden A. A Gill bakınız daha neler demiş;
Şehirde cazdan metale ve alaturkaya kadar her türlü müziğin dinlenebileceği barlar var.
Kentin en ünlü gece kulübü ise Reina. Yüksek sınıf bir eğlence mekanı olan Reina'ya ulaşmak bir kabus! Türkler inanılmaz bir saldırganlıkla araba kullanıyor ve özellikle bu mekanın bulunduğu hatta trafik insanı çileden çıkarıyor.
Reina'nın kapısında ilginizi ilk çeken şey; çift taraflı park etmiş Mercedesler ve sinirli bodyguardlar oluyor. İçeri girerken üzeriniz aranıyor. Bunun nedeni olası bir El Kaide saldırısından çekinilmesi değil, Türk erkeklerinin silaha olan merakı. Geçmişten gelen 'at, avrat ve silah' tutkularından vazgeçemeyen Türk erkeklerinin çoğu silahla dolaşıyor ve onlara karşı dikkatli olunması gerekiyor.
Müthiş bir manzaraya sahip olan Reina'da her türlü içki bulunuyor. Mekanda eğlenen Türk erkekleri Rus bodyguard'lara benziyor. Kadınlar ise sarışın, mini etekli, etine dolgun ve erkekleri tahrik etmek için mutlaka göğüs dekoltesi veriyor! Kadınlar dansöz gibi kıvırıyor. Erkeklerse bir metronun içinde tek elleriyle demire tutunmuş bilinçsizce sağa sola sallanan tipler gibi...
İnsanlar gece boyunca eğlenir gibi yapıp, aslında birbirini kesip sevgili arıyor. Reina'daki şişko erkeklerin yanlarındaki kadınlar için fahiş fiyatlara şampanya patlatması tam bir Ortadoğululuk göstergesi.
Türk erkeklerinin hepsi birer John Travolta. Sık sık tuvalete gidip saçlarını ıslatıyorlar, gömleklerinin bir düğmesi açık dolaşıyorlar ve etrafa vurucu bakışlar atıyorlar. Bu halleriyle çok gülünçler.
İstanbul öyle bir kent ki, her yer güvenli ama insanları güvenilir değil! Sokaklarda türbanlı hatta kara çarşaflı kadınlarla transeksüeller birlikte yürüyor. Bazı restoranları New York'unkilerle yarışacak düzeyde ama Ortaçağ'dan kalma karanlık köşeler de var.Kentte birçok cami var. Bunlar arasında belki de en görkemlisi Sultan Ahmet Camii. Dışarıdan gerçekten harika ama içerisi buram buram ayak kokuyor! Temizlikleriyle övünen Müslümanlar Allah'ın karşısına galiba ayaklarını yıkamadan çıkıyor! Orayı gören her turist böyle düşünüyor.
Gill, yazısında Türkiye'nin bugüne kadar AB'ye girebilmek için boş yere alay konusu olduğunu da belirtmiş: 'Türkler kendilerine 'Midnight Express' filminin hatırlatılmasından nefret etseler de Türkiye okumamış gençleri, Kürt terörü ve çingeneleriyle Avrupa'nın içinde bir işçi sınıfı olarak kalmaya mahkum.

13 yorum:

B dedi ki...

tabi canım, ne "kültür başkenti" resmen çöplük!

Abdest alan ayak yıkıyor ama sabunla değil. Suyla yıkıyor, terli,yapışık çorabı ıslak ayağının üstüne çekiyor. Terden sertleşmiş kokulu çorap taze suyu yiyince, Goya'nın yağlı boya fırçası gibi tüm cami tabanına, halılara sürülüyor. Herbir çorap ayrı bir esans, ayrı bir nefes katıyor. Kötü koku kültürümüz, böylece ince ince nakış gibi işlenerek, sadece biz Türklerin burun direğinin dayanabileceği genetik bir şifreye dönüyor. İşte ondan bayılanlar, bir iç çekip kusma noktasına gelenler, bilin ki bizden değil:) Camimi bu kokulardan arındırarak beni kültürümden, oraya ayak basmış, fırça çalmış nice padişahımın, vezirimin bana bıraktığı koku mirasından beni koparamazsın:))) GQ dergisini ayak kokusu, koltuk altı kokusu gibi Türk'ün genlerine sinmiş özellikleriyle barışık olmaya davet ediyorum. :)) Abdest alırken sabun kullanmak, yıkanmış ayağına temiz çorap geçirmek haram, yasssaaak, kültüre, töreye aykırıııı... Barmak arasını kaşıyarak irin taneleri biriktirenler, ve o taneleri yuvarlayarak bilye gibi sağa sola fırlatanlar, işte bunlar nesli tükenmeyecek bir tür maalesef. Yaa böyle işte GQ dergisi çalışanı sayın Cil. Allah bile alıştı bize, bi siz kaldınız:))))Biraz ayıp olmuyor mu ama, mmm, cık cık, tü kaka, bıcı bıcı, snif snif, koku moku, bayıl ayıl.

ABİ dedi ki...

:)))))))))))))))))

Vladimir dedi ki...

Tespitler süper, doğru, tartışmak ne mümkün. Ne kadar sürede yaptı bu tespitleri acaba. Süre kısa ise hiç ümidimiz yok.

7.oda dedi ki...

adamlar çözmüş bizi yaf :))

ben hiç camiye gitmedim ve türkekırgının yorumundan sonra kusucam şimdi sanırım..

Kremali'nin annesi dedi ki...

Ev hanimlarinin bile neredeyse her ay hali yikayip sildigi bir ulkede ozellikle buyuk camilerin halilarinin boyle anilmasi / hatirlanmasi cok uzucu. Bu durumun faturasinin, o camileri yuzde on oraninda bile dolduramayan, kulaktan dolma yalan/yanlis dini bilgilerle amel eden, sehirlilesme surecini tamamlayamamis ve bu gidisle de asla tamamlayamayacak olan bir avuc gorgusuz fakir fukaraya kesilmesi ise en hafif tabirle kolaycilik.

Sayilari belki de milyarlari bulan yerli/yabanci kitleler tarafindan asirlardir cignenen bu halilar eger bugun kotu kokuyorlarsa, bunun en bariz sebebi zamanin tahribatidir. Ama asil sebep bu tahribati, dogru bakim/yenileme calismalariyla yonetemeyip bizi Ingiliz GQ Dergilerinin bile diline dusuren sozde yoneticilerdir.

Sevgili 7. Oda, belki cok ironik ama, sizi temin ederim, tasradaki kucuk camiler cok daha temiz ve bakimlidir. Ben gurbette kucuk bir tasra sehrinde yasiyorum. Buradaki bir avuc cokuluslu muslumanin o kucucuk camilerini nasil da ozenle temizlediklerini misler gibi kokuttuklarini yakindan biliyorum. Kusmak ya da kusmek yerine, gezdiginiz kucuk sehirlerin mescit/camilerine bir sans verseniz :)

Sevgiler,
Ayse Sule

Adsız dedi ki...

Ben de cami avlularında abdest alan o adamların, ayaklarına tekrar kirli çoraplarını ıslak ıslak yapış yapış giymelerine kaç kez şahit oldum ve her defasında nasıl mantar olmadıklarına şaştım.Belki de olmuşlardır zaten.Halbuki İslamiyetin güzel yanı ibadetin her yerde yapılabilir olmasıdır.Evinde abdestten sonra tertemiz giysilerini giysen,tertemiz seccadende namazını kılsan
tek eksiğin, ele güne yapamadığın şovdur ki samimi müslümanın başkalarına şov yapmaya ihtiyacı da yoktur.adam işinden değil kahvehaneden çıkıp camiye gidiyorsa burada şovmenlik isteği aşikardır.son dönemde samimiyetsizlik almış yürümüştür.inanç kalbi olmaktan çıkarılıp gösterileştirilmiş, şeklileştirilmiştir,sembolleştirilmiştir.samimiyetsiz olan bazıları için tabi.söylenecek çok şey var ama yeri değil.doğru kardeşim.bütün camilerde o ayak kokusu en kuvvetlisinden mevcut.ama camilerimiz ayak değil gül de koksa AB'ye giremeyeceğimizi görmemek için kör olmak gerekir.Sahidende komik duruma düşürüyoruz kendimizi.
herkese saygılar

7.oda dedi ki...

sevgili Ayşe; (kremalının annesi:)
benim camiye gitmeme nedenim koku pislik falan değil zaten.. hiç aram iyi olmadı diyelim camilerle.. hiç merak etmedim.. bursadaki ulucami dışında da hakkaten hiç bir camiyi gezip görmedim..
bu apayarı bir konu tabiki.. ya dergideki haberle bir alakası yok..

kusma nedenim de.. espriydi aslında.. türkekırgın öyle bir anlatmış ki.. gözümün önüne gelen karelerle birlikte direkt midem karışmaya başladı..

böyledir velhasıl durum :)

yoksa her cami pistir.. temizdir.. veya bunların sebepleri şunlardır bunlardır gibi konulardan epey uzağım :)

kasabaların herşeyleri şehirdekilerden daha huzurlu ve daha temiz bunu bilirim :)

Unknown dedi ki...

Bu yazinin asli berede? GQ sayfasi nerede?

Ahmet Toprak
Director, San Francisco Turkish Radio
Host, Orient Express
http://www.TurkRadio.us
http://www.KKUP.org/toprak.html
NEW: Listen to our archives on your iPod/mp3 player: http://turkradio.podomatic.com/

ABİ dedi ki...

Sayın Ahmet Toprak bey,
Yaptığım araştırmada GQ dergisinin 2008 ve 2007 tarihli arşivinde yazıya rastlayamadım.
Ancak A A Gill adındaki yazarın restaurant/kulüp vb. yerlerle ilgili yazı yazdığı bir gerçek.
Ama asıl önemli olan şey; Bahse konu yazının internet ortamına ilk kez 2006 yılının 11. ayı Kasımda düştüğü..
Bu yazılarda ise "Yazarın bu yazıyı geçtiğimiz Aralık ayı içinde yazmış olduğu" ibâresi, makalenin en erken 2005 Aralık ayında yazılmış olduğunu doğruluyor..
Burada üzerinde durmak istediğim bir kaç nokta var..
1- Bazı dergilerde çıkan yazılar internet ortamında bulunmayabiliyor.
Örneğin çoğu borsa vb. dergilerinde çıkan yazıları, o derginin kendi web sayfasında bulamayabiliyorsunuz.
2- Size aşağıda vereceğim linklerde, Sabah ve Günaydın gazetelerinde Ece Saruhan'ın haberi olarak yayımlanmış olan 28/11/2006 tarihli haberi bulacaksınız.
Ayrıca size GQ dergisinin linkini ve A A Gill adlı yazarın web adresini de veriyorum.
2005 ile ilgili bir yazıyı bulamadım orjinal sayfalarda. Eğer, siz yazının orijinalini bir web sayfasında bulabilir ve bildirirseniz sevinirim..
Saygılar..



2006 kasım günaydın gazetesi haberi

aynı tarih haber alemi

A A Gill wikipedia


A A Gill kulüp rest. incelemeleri

GQ magazin ana sayfa..

Unknown dedi ki...

DİĞER YORUMLARA BİR SÖZ SÖYLEYEMEM AMA BIR MUSLUMAN CAMIYE GIRMEDEN AYAGINI GUNDE 5 KEZ YIKAR SABUNSUZDA OLSA YIKAR. BÜYÜK CAMİLER EĞER AYAK KOKUYORSA İSTANBULDA FİNK ATIP AYAKLARINI YIKAMADAN CAMİLERİMİZİ GEZİP KOKUTAN VE SONRADA UKALACA YORUM YAZAN BU ŞEREFSİZLER YUZUNDEN OLABİLİRMİ ACABAA.. YORUM YAPARKEN BİRAZ DAHA DİKKATLİ OLMANIZI RİCA EDERİM. YORUMLARI OKUDUMDA YAZIK SİZLERE...

ABİ dedi ki...

sayın Bülent,
yorum yapanlara iki şekilde seslenmişsiniz.
1- Şerefsiz.
2- YORUM YAPARKEN BİRAZ DAHA DİKKATLİ OLMANIZI RİCA EDERİM.

Bence şerefsiz diye seslendiğiniz birinden bir şey rica etmeyin.. Yapmaz..

Müslüman'ın cami'ye girmeden önce abdest alması konusunda size katılıyorum.
Tabi ki temiz olmalıdırlar, ibadet edecekleri yere girerken..

Ama ben yorumlarına atıfta bulunduğunuz kişilerin, İstanbul'da fink atıp sonra camiye sadece gezmek için gelerek ortamı kirleten kişiler olduğunu da düşünmüyorum.
Kaldı ki; Öyle bile olsa,
Sizden farklı düşüncelerdeki bu insanlar bu yüzden "Şerefsiz" olmazlar.
Her fikre sayglı olmalıyız..
Tıpkı benim, sizin bu fikrinize saygılı olduğum gibi..

Kıvanç Sunar dedi ki...

A.A. Gill'in üslubu böyle, "His essays are known for their humour and satirical content, but have caused offence to various groups, including the Welsh, Albanians, and Germans."
Wikipedia'ya göre yazar önceki yazılarında Gallerlileri, Almanları ve Arnavutları'da kızdırmış, restaurant ve bar değerlendirmeleri yapıyor ancak ben en azından bu yazısında mizahtan çok öfke ve nefret hissettim . Ancak şunu unutmayalım sevgili dostlar, camilerimizdeki ayak kokusunu AA Gil ve onun gibi düşünen AA Giller'in paçalarından sızan önyargılarının kokusu bastırmakta;-))...

Adsız dedi ki...

Bence herşeyi çok abartıp yazmış yani iyisi de var kötüsü de benim de hoşlanmadığım biçok yönümüz var ama yabancıları da tercih etmem. Görüntüde sahte bir kibarlık ve iyilik var sadece. Bu kadar da kötü diil herşey Türkiyede. Çok tek taraflı ve spekülatif bi yazı bence.
Fakat çok normal 500 yıl boyunca yönetmişiz dünyayı tabiki geçmişten kalma bir hırs ve nefretleri var. Hiçbirinin bizden iyi olduğunu düşünmüyorum açıkçası özellikle avrupalılar hiç konuşmasın.
Düzenli olmaları ve refah içinde olmaları, cezalarının çok ağır olması ve nüfuslarının daha az olmasından kaynaklanıyor bence. Temizlik konusunda ise hiç laf söylemeye hakları yok. Mesela fransızlar çok pisler parfümü de bu yüzden bulmuşlar zaten kokularını bastırsın diye ama en meşhur parfümler fransızların 10 katı fiyatına marka basıp satıolar. Onların yaptığı herşey yılın icadı bizimkiler yapınca çocuklara oyuncak kokan türkler iğğ pis oluyo. Cami ayak kokuyomuşmuşş girme kardeşm millet ibadete geliyo senin gibi gezmeye mi. O kadar yol tepip geliosn 2 foto çekmek için sonra da laf ediosun. Alan memnun satan memnun sana noluyo. Zorla sokuyolar sanki camiye bunları almamak lazım aslında. Yani ben de çok dinine bağlı bir insan sayılmam ama herkesin inancı kendine. Tuvaletlerine taharet musluğu bile yok kimsenin de ıslak mendil fln kullandığını görmedim. Ayrıca kavga bile edemiolar çünkü tırsaklar.Bööö desen ödleri kopuyo kızlardan bile tırsıyolar. Saç modellerine gelince inek yalamış gibi ya dik dik yapıo onların gençleri de bir kilo joleyle birlikte.
Hala bizden korktuklarını düşünüyorum işgal edicez fln diye ödleri kopuyo vizeler fln kaldırılırsa zaten bütün dünya türk olur. Şu halde bile türklerin gitmediği yer yok gibi. Neyse özet olarak biraz saçma ve çocukça bence bu dergi yazısı. Yani tamam iyi değiliz de hiç mi iyi yanı yok bu Türklerin. Onlara göre iyi bi yanı yoksa da gelmesinler ama olmaaz neden çünkü kendi ülkelerindeki iğrenç yemeklere zevksiz ve 100 katı daha pahalı giysiler bulunmakta ayrıca her ne kadar yok etsekde tarihimiz de onlardan bin kat daha zengin.Entel ya bunların hepsi araştırmaya fln geliolar yaa neyse ne demişler kervan geri dönerken sondakilr baş olurmuş ehuehuehuehuehuehHaaa bide kadınlar erkekleri tahrik etmek için göğüs dekoltesiz dolaşmıyolar diyo ya yazıda. Yani söylicek söz bulamıyorum şaka gibi. Antalyadaki bodrumdaki yabancı turistlerin striptizci gibi barların tepesinde yaptıkları danslardan, her ruslara nataşa (bi nevi O.....) dendiğini fln haberleri yok herhalde bunların. Ya da kendi ülkelerinde komşularının kocalarıyla kırıştıran veya üvey erkek kardeşleriyle birlikte olan kızlardan da haberi yok sanırım bu adamcağızın. Yani çoook çok saçma bence bu yazı mesela dese ki işte "efendim türkler eğitimsiz dünyadan bi haber filanca yerin başkentini bile bilmez, vurdumduymaz çevreye karşı duyarsız vs" belki daha inandırıcı olabilirdi ama kalkıp da yok kadınlar bööle erkekleri bööle demeleri çok saçma kendileri bin beter yozlaşmış.