Pazar, Ağustos 17, 2008

E.

1970'li yıllar, bir oğlanın bir kıza "konuşma teklif ettiği" ya da "çıkalım mı?" diye sorduğu,
eğer başarabilirse, elini tutmanın olağanüstü heyecan verdiği,
biraz öpüşüp koklaşmanın da, neredeyse bir çeşit orgazmla eş değer olduğu zamanlardı.

Ferit'in seksenbirde henüz yirmiüçyaşını sürerken evlendiğini düşündüğümüzde, basit matematik ile, bu işlere bakabilmesi için en fazla beş altı senesi olduğunu anlayabilirdik.

İlk çıktığı kız, aile dostları ve şehrin tanınmış bir doktorunun kızıydı.
Ayvalık'ta, Kulüp Enver'de, ailelerinin gözleri üstlerinde dansederlerken, avucundaki eli sıktığında aynı tepkiyi alınca anlamıştı kızın da boş olmadığını kendisine..
Daha sonraki günlerde sürekli Burçak Disco'ya gittiklerinde ,
ne menem bi anlam çıkarmışlarsa o şarkıdan, "Space Oddity" çaldığında birbirlerine bakarlardı gözlerini kaçırmadan..
Komili Otel'de kalınırdı. Ya da Yanyalı'da..
Ondört - onbeş yaşlarındaki bu iki çocuğun, sabahları henüz herkesin uyuduğu erken saatlerde önce kızın odasında buluşmalarına, oradaki sohbetlere ve Sarımsak plâjları yönüne doğru, çam ormanları içinde yaptıkları uzun sabah yürüyüşlerine kimse bir şey de demiyordu..

Sonra yağmurlu bir İzmir akşamında, gün batarken, "Sisim" diye bir pastânede oturdular.
Dışarısı soğuktu. Ve içerde soba yanıyordu.
Sâlep içmişlerdi, fazlaca bir şey konuşmadan..
"Bana söz verir misin?" diye sordu kıza.
Kız ne için söz verdiğini bile sormadan "Söz." dedi, oğlanın elini yine kuvvetle sıkarken.
Bu sözün verilmesinin üzerinden onbeşgün geçmemişti ki, Ferit başka bir kızla çıkmaya başladı.
Birkaç yıl sonra, söz verip bir daha hiç aramadığı ve bir daha da hiç göremeyeceği o kız ile son kez vapurda karşılaşacak ve utancından hangi deliğe gireceğini şaşıracaktı Ferit.

Hayâtı boyunca yaptığı bu çirkin hareketten pişmanlık duyup, özür dileyebileceği bir ortam aradı..
Ama yıllar sonra kızın babasının öldüğünü duyduğunda cenâzeye gitmeye bile yüreği yetmedi.

Space Oddity - David Bowie

3 yorum:

Vladimir dedi ki...

O yıllar başkaydı tabii.

O yaşlar da başkaydı.

Çok acıklı.

Kremali'nin annesi dedi ki...

Bu gibi durumlarda soyle okkali bir dayak iyi gelebilir, vicdan yuku tasimaktan yorgun bunyelere. Hani bi agbilik yap ve sen dov diycem ama, bu sefer de icimden bir ses "belki de dayagin objesi ile sujesi aynidir" diyor. O ses yaniliyor dii mi agbi yaniliyor?

ABİ dedi ki...

obje ile subje aynı mı bilinmez, Sevgili Kremali'nin annesi..:)
Ancak bilinen, o vicdan yükünün taşınmasının her türlü dayaktan ya da sopadan beter olduğudur..