59.Topçu Tugayı'nda yaptım askerlik görevimi.
Sormuşlardı o zaman bizlere; "18 ay Asteğmen mi yoksa 4 ay er mi olmak istersiniz?" diye..
Dört aylığı seçmiştim. Küçük kızım 6 aylıktı henüz. Bir an önce dönmek istiyordum.
Bütün arkadaşlar fakülte ya da yüksek okul mezunuyduk.. Güzel, neşeli fakat zor günlerdi.
İlk iki aydan sonra, yâni tezkereye iki ay kala, İ.T.Ü. mezunu olduğunu hatırladığım iki arkadaş, komutanlığa, hemen Tugayın kuzeyindeki tepeye büyük bir Atatürk resmi yapma projesi ile gittiler. Aşağı yukarı 160*60 metrelik bir projeydi bu. Az buz değil hani.
Bir parşömenin üzerine çizilen resim uygun ölçekte karelere bölündü. Daha sonra tepenin yamacına gerçek ölçekte ipler çekilerek kareler oluşturuldu.
Sabahtan işe başlıyorduk. Toplanan uygun taşlar tepeye taşınıyor, gereken yerlere yerleştiriliyordu.
Bizler yayan çıkıp iniyorduk, tugay ve tepe arasındaki mesâfeyi. Projenin mîmarları ve kankaları olan bir kaç asker ise, tepenin zirvesinde kurulan bir çadırda yaşıyorlar, idârî işleri götürüyorlar ve tugaya ya da eğitim alanına hiç uğramıyorlardı. Yemekleri, her öğün özel araçlarla yukarıya taşınıyordu.
Bu günlerden birinde, bir akşam üzeri yorgun argın, duvar kenarında dinlenirken bir gazeteden yırtarak kopartmıştım, Sezen Aksu'nun yeni şarkısının sözlerini.
Henüz dinlememiştim şarkıyı. Ama güzel sözleri vardı, Allah için; "Herşeyin bir bedeli var. Bir gün gelir ödenir, Öde Firûze."
Erzincan dağlarla çevrili bir şehirdir. Batıya, dağların ardında mor renge dönen gökyüzüne dönüp bakmış ve düşünmüştüm, "Acaba sekiz aylık kızıma kuş uçuşu ne kadar uzaklıktayım?" diye. ve Düşler içiyordu yudum yudum yıllarımı..
O zaman Google Earth teknolojisi yoktu. Ve ben uzaklığın tam tamına 1078 kilometre, 60 metre olduğunu bilmiyordum.
Tezkereye üç-dört gün kala, işi hızlandırmamıza rağmen yine de bitmeyecekmiş gibi duruyordu. Ve bitmedi de.. Taşların yerleşmesi neredeyse tamamdı. Ancak boyama işi yetişmeyecekti.
Korkuyorduk, Tugay komutanı "Bu iş bitene kadar tezkere yok.." derse.. Askerlik yapan bilir, bir günün, bir saatin ya da dakîkanın önemini.
Komutan verdi abicim tezkereleri.. Hepimiz evlerimize döndük.. İ.T.Ü.'li takım ve kankalarına verilmedi tezkereleri. Onlar, o iş tamamı ile bitene kadar kaldılar o tepede. Bizden dört-beş gün daha fazla kaldıklarını duyduk.
Bir tarafta yaptıkları iş, düşündükleri proje iyiydi. On kilometre yüksekten bile görülebilen bir Atatürk resmi.. Bugün "iyi ki düşünmüşler, iyi ki yapmışız. " diyorum.
Diğer tarafta, Sezen'in haklılığı..; " Herşeyin bir bedeli var.. Bir gün gelir ödenir.. Kal bakalım beş gün daha.."
5 yorum:
güzel olmuş proje
güzel demiş sezen de
askerlik geçer gider de
anısı kalır hep içeride
bu manimsi şey de benden hediye
:))
Ah be güzel abim be..Ağlattın beni desem yalan olmaz.10 km uzaklıktan bile , Ata'nın keskin bakışları bu kadar mı güzel yapılır.EN İÇTEN TEBRİKLER sana ve 4 - 5 gün geç tezkere alan arkadaşlarına...
Sağda solda, o resim o dönemde değil de bizim dönemde yapıldı iddialarına net cevap,
1982 Ağustos Eylül Dönemidir. Yani bizim dönem..:)
0 446 223 68 10 no.lu Tugay telefonundan bu tip kayıtlara bakan Onbaşı Hasan Akyüz'ü 2503 dahiliden ararsanız net bilgi alırsınız.
Ben yine de bana faxlamanız mümkün mü diye sordum. Ona ı-ıh dediler..
Bilginize..
Sevgiyle kalın.
Abi.
Bende 2003 Temmuz'unda 4 aylık askerliğimi yapmıştım ve Atatürk resminin bizden bir yıl önce (veya bir dönem önce ) yapıldığı söylenmişti.
sen söylenenlere bakma sevgili Hilmi..
Sanırım bir kaç dönemde bir boyatıyorlar.. Boyayanlarda biz yaptık havasına giriyor.. Telefonları verdim yukarıda.. isteyen arayıp Tugaydan teyid ettirebilir..
sevgiler..
Yorum Gönder