Cumartesi, Kasım 17, 2007

Eşit miyiz ki?



Eğer, elinize her geçen fırsatta, sürekli aynı hikâyeyi anlatırsanız,

Eğer, mevkî kullanarak, sürekli yerdiğiniz insanlara lâf giydirip, karşı tarafa eşit söz hakkı tanımazsanız,

Eğer, sürekli suçlu olduklarını iddîa ve imâ ettiğiniz isimleri açıkça söyleyip, gereğini yapmazsanız,

Eğer, özgürce fikrini savunan insanların, fikirlerini savunmalarını komplo olarak algılarsanız,

Eğer, olaylara dostça, hakça değil de taraflı ve çifte standart uygulayarak yaklaşırsanız,

Eğer, eleştirilerinizi, başbaşa, yeke yek değil de toplum önünde yaparsanız,
insanlar, amacınızın eleştirdiğiniz kişileri toplum önünde küçük düşürme ve bundan kendinize îtibar sağlama niyetiniz olduğunu düşünerek,
sıkılır,
üzülür.
Adâlet ve eşitliğe olan inançları sarsılır.
Huzurları kaçar.

"Farketmez." diyerek devam ederseniz,
"Bu fikrinize katılmıyorum. Ama bunu söyleme hakkınızı savunmak için sizinle birlikte savaşabilirim." sözüne karşı, Voltaire'le birlikte, siz de tarihe geçersiniz.

Artık nasıl uygun bulursanız..:)
Hayatta başarılar..

4 yorum:

Espresso dedi ki...

Bazen.. bazen televizyon seyrettiğimi sandığım bir anda, düşündüğümü fark ediyorum. Şu beyin, ne garip bir “yığın”. Kısacık anlar içinde, geçmiş/gelecek ne uzun olayları birleştirip, sunuyor bize. Bir bakıyorsunuz, zihin perdenizde, bilmem kaç bölümden senaryolanmış bir dizifilm.. Ve öylesine mükemmel ki, bunu hemen paylaşasınız hatta birilerinin gözüne sokasınız geliyor.. Ama yapıtınız, bazen esas kahramanların gerçek hayattaki muadillerince bile anlaşılamıyabiliyor. Belki de seyrettirme şansınız olamıyor..
Gittiğimiz her filmle ilgili, eş/dostla kritiğini yaparken, ya da gazetede hakkında yazılanı okuduğumuzda, aynı düşüncelere mi sahip oluyoruz mutlaka? Ya da hiç anlamadığımız olmuyor mu? Filmle ilgili, zaten bilinen ve olması gereken belli doğruların dışında, filmin ithaf edildiği kişi/ler/in asla buraya, bırakın sıkı bir yorum bırakmayı, okuduklarını bile kendilerine itiraf edeceklerini sanmıyorum..
Bence yanlışla/doğru asla eşit değildir. Benim tanıdığım Abi, alttaki yazıları es geçiyorum, en azından şu eğer’lerle ilgili cümlelerdeki (-)’leri yapmayan, hak yemeyen, adalet için savaşan, doğruları söylemek adına yırtınan ve susulmaması gerektiğini savunan biri..
Biz senin doğru yerde olduğunu biliyoruz.. biliyoruz daa, ozaman doğru yerde, bu yanlış insan/lar/ın işi ne?


-Benim filmden ne anladığım mı?
Az önce yazdıklarımı, yazmam gerektiği idi..

hep dedi ki...

Güzel bir konuya parmak basmış sevgili Abi,ve sevgili Espy şöyle demiş yorumunda:"filmin ithaf edildiği kişi/ler/in asla buraya, bırakın sıkı bir yorum bırakmayı, okuduklarını bile kendilerine itiraf edeceklerini sanmıyorum.."
Özelini bilmiyorum ama herkesin hayatında böyle kişi-ler var,bu yönüyle genel-geçer doğruluk payı var yazının ve yorumun.
İkinizi de kutlarım.
Sevgiler.

ABİ dedi ki...

teşekkürler..
bu konu bir roman konusu sahiden de.
yazıyorum..:)
tekrar içten teşekkürler.

Espresso dedi ki...

Sağol Hep, devam Abi..:)