Unutmamak için cebimde dolaştırdığım bir peçetenin üzerine not düştüğüm beş başlık var.. Buraya yazmak için.. Hepsi gırgır..
Ama..
Canım sıkıldı çok.
Çok hem de..
Kalemin, düşüncenin, özgürlüğün kafasına ve boğazına giren 3-5 mermi canımı çok sıktı..
301'di, 302'ydi derken..
Adam, "bu memlekette kimse güvercinleri öldürmez.." derken..
****************************
Biraz önce bi kaç dost..birlikte bi kaç kadeh rakı içtik.. Kimse neşeli değildi, inanın..
Yüzümüzde öylesine ifadeler.. Birbirimizi sevmekten gelen..
Ama..
Canım sıkıldı çok.
Çok hem de..
Kalemin, düşüncenin, özgürlüğün kafasına ve boğazına giren 3-5 mermi canımı çok sıktı..
301'di, 302'ydi derken..
Adam, "bu memlekette kimse güvercinleri öldürmez.." derken..
****************************
Biraz önce bi kaç dost..birlikte bi kaç kadeh rakı içtik.. Kimse neşeli değildi, inanın..
Yüzümüzde öylesine ifadeler.. Birbirimizi sevmekten gelen..
Ve birbirimizi çok ta üzmemek için saklanmış üzüntüler ve düşünceler ise.. yalandan bir kaç meze kadar bile dökülmedi masaya..
Çıktım..
Arabama bindim.. Bir kaç yüz metre ileride durdum ve sigara almak için küçük bir markete girdim..
İçeride market sahibi ve yanında üç delikanlı, benim girdiğim kapının üzerindeki televizyona bakıyorlardı.. Kilitlenmişler..
Kapıyı açtığımda, yüzüme vuran sıcaktan daha fazla yordu beni, televizyondan gelen canhıraş kadın çığlığı.
Onlar'ında Hrant'ın karısının ya da belki kızının sessiz çığlıklarına en az benim kadar üzüldüklerini düşündüm.. ilk anda..
Sigaramı alırken, önce gözüm market sahibinin hemen yanında duran güvenlik monitörüne takıldı.. Kendi kendime.."Bilinçli bir bakkal.." dedim.
Sonra, belki Hrant'ın ailesi ve dostlarının bu kadar bağırarak ağlamadığını anımsadığımdan, belki bilinçsiz, ben de döndüm televizyona, sol omuz başımdan yukarıya bakarak..
Ve o anda Hrant Dink'le beraber, ben de öldüm.
Televizyon kanallarına..
Gençliğe..
Market sahibine..
Oynanan oyuna..
Buna bilerek âlet olan şerefsizlere..
Bilmeyerek âlet olan salaklara.. söverek.. ama dibine kadar söverek çıktım, kameralarla korunan dükkândan..
İçeride dört tane insan bir kanalda yayımlanan Kaynana-Gelin programını izliyorlardı..
Ve çığlıklar yine abuk kadınlarla subuk erkeklerin çığlıklarıydı..
Ve o programı seyreden salakların özgürlüğü için uçan bir güvercine kurşun sıkılmıştı..
Ve güvercin ölmüştü..
Ve salaklar Gelin-Kaynana programını ağızları açık seyrediyorlardı..
Ve Mali yarın yine birinin donunu indirecekti..
Ve Onlar bu olayı daha fazla konuşacaklar, daha fazla takacaklardı.. Mumcu'dan, İpekçi'den, Sivas'tan..
Sonra eve geldim.. ve bunları yazarken, bi bakiim dedim.. kimse bişey yazmış mı diye..
Baktığım blog dostlarında, gözüme takılan, sadece alttaki kelimeleri buraya koyacaktım ki..
Çıktım..
Arabama bindim.. Bir kaç yüz metre ileride durdum ve sigara almak için küçük bir markete girdim..
İçeride market sahibi ve yanında üç delikanlı, benim girdiğim kapının üzerindeki televizyona bakıyorlardı.. Kilitlenmişler..
Kapıyı açtığımda, yüzüme vuran sıcaktan daha fazla yordu beni, televizyondan gelen canhıraş kadın çığlığı.
Onlar'ında Hrant'ın karısının ya da belki kızının sessiz çığlıklarına en az benim kadar üzüldüklerini düşündüm.. ilk anda..
Sigaramı alırken, önce gözüm market sahibinin hemen yanında duran güvenlik monitörüne takıldı.. Kendi kendime.."Bilinçli bir bakkal.." dedim.
Sonra, belki Hrant'ın ailesi ve dostlarının bu kadar bağırarak ağlamadığını anımsadığımdan, belki bilinçsiz, ben de döndüm televizyona, sol omuz başımdan yukarıya bakarak..
Ve o anda Hrant Dink'le beraber, ben de öldüm.
Televizyon kanallarına..
Gençliğe..
Market sahibine..
Oynanan oyuna..
Buna bilerek âlet olan şerefsizlere..
Bilmeyerek âlet olan salaklara.. söverek.. ama dibine kadar söverek çıktım, kameralarla korunan dükkândan..
İçeride dört tane insan bir kanalda yayımlanan Kaynana-Gelin programını izliyorlardı..
Ve çığlıklar yine abuk kadınlarla subuk erkeklerin çığlıklarıydı..
Ve o programı seyreden salakların özgürlüğü için uçan bir güvercine kurşun sıkılmıştı..
Ve güvercin ölmüştü..
Ve salaklar Gelin-Kaynana programını ağızları açık seyrediyorlardı..
Ve Mali yarın yine birinin donunu indirecekti..
Ve Onlar bu olayı daha fazla konuşacaklar, daha fazla takacaklardı.. Mumcu'dan, İpekçi'den, Sivas'tan..
Sonra eve geldim.. ve bunları yazarken, bi bakiim dedim.. kimse bişey yazmış mı diye..
Baktığım blog dostlarında, gözüme takılan, sadece alttaki kelimeleri buraya koyacaktım ki..
bir sonraki satırı linki almak için tekrar girdiğimde gördüm..
"Herkes nasıl göründüğünü biliyor, gene de kim olduğunu sadece bazıları biliyor."
"Herkes nasıl göründüğünü biliyor, gene de kim olduğunu sadece bazıları biliyor."
Fotoğraf, Hürriyet gazetesi arşivinden alınmıştır.
6 yorum:
kötüydü. dün çok kötüydü. gün değişti diye iyileşmedi de... basının, demokrasinin, düşünce özgürlüğünün lekenmesiydi.. bir insanın ölümüydü..
ezbere cümleler kurmak istemiyorum.
dün okula gittim.. üniversite. sınıfa girdim... ben ve 49 kişi. bir tanesi bile günün gelişmeleriyle ilgilenmemiş. motor konuşmalar.. sen nasılsın, hoca nerden soracak. başkalarının hayalleri... üniversite bitince özel bir şirkette şerefsizin teki olarak çalışmak... değil geleceği önünü dahi göremeyen insanlar. gündemi yakalayamayan daha doğrusu ilgilenmeyen insanlar.. utandım.
inanın bunlar katillerden daha kötü.
ve evet ben dün insanlığımdan da utandım... istanbul'da düşen bir güvercin için...
ellide bir.. yüzde iki..
bu ülkenin geleceği için bende sana bikelime ediyorum..
"Bombok."
Uzaktan izleyip, düşünce uçuşlarında duraklarken, yazının üstüne, olayın tesadüf etmesi korkunç oldu.
Yarın sabah olduğunda, pek çok insanın, kendi mücadelesine kaldığı yerden devam edeceğini biliyor olmak, yüreklere sıkıntıyı alevlendiriyor...
"Gözlerin rengi, biçimi ne kadar farklı olursa olsun gözyaşlarının rengi aynıdır"....Afrika Atasözü
"Genetik bağlamında bilimsel olarak kanıtlanmış herhangi bir insan ırkı yoktur ama ırkçılık ve ırkçılar vardır. Saf bir Fransız, İngiliz, İtalyan, Alman, İspanyol, Bulgar, Rus, Yahudi ırkı olmadığı gibi 24 ayar bir Türk ırkı da yoktur. Ama bunların ırkçıları vardır!"...Özdemir İnce
Ermeni de olsak Türk' te, Yunan' da, zenci de, beyaz da "Gözyaşlarımız Aynı Renk".... insanlık olarak insan yiyen ırkçı yamyamlara bir kurban daha verdik...ne kadar üzüldügümü anlatmam zor..dün gozyaslarimi tutamadim ve bir Türk olarak ülkemin ırkçılarından bir kez daha utandim....Nur içinde yat sevgili Hrant....
Nereye kadar gidecek bu? bi sonu yok mu? Birgün yolda yürüyorsun ve tanımadığın, bilmediğin biri kafana silahı dayıyıveriyor..ya da gelip, hayatında kendi için hiçbir şeye göstermediği bir özenle bombayı yerleştiriveriyor arabana, evinin önüne..ve bir sıfatsız canavara hayatını veriyorsun..istemeden..bilmeden..elinde olmadan..senin hayatını alıyor..çalıyor..çocuğunun,karının,kocanın,annenin,babanın hayatını da çalıyor..öldürüyor...
Bu değişmeyecek biliyormusunuz? Bunun sonu ASLA gelmeyecek...ASLA!!!
.. ve biz yarın her seferinde olduğu gibi hayatımıza devam edeceğiz..hiçbirşey yapamadan..için için ağlayarak...bir müddet sonra için için sızlayarak..çok zaman sonra da isimlerini kırk yılda bir anarak...
evet bunun sonu yok ve bu hep devam edecek su kabağı..
hep devam edecek..
Yorum Gönder