ever tried, ever failed. no matter. try again, fail again, fail better. hep denedin, hep yenildin. sorun değil. tekrar dene, tekrar yenil, daha iyi yenil.
Samuel Beckett'in bu sözü bana şunu hatırlattı nedense ; “Çünkü insan zamanla düşmanına benzer. Onu altetmeye çalışırken kendi denetimi dışında bir şiddetin tutsağı olur. Canavarı yokederek kurtardığın kendi hayatına sarıldığında canavardan el almış olduğunu, bütün mücadelen boyunca düşmanına çıraklık yapmış olduğunu görürsün.”
Bilinç başkaldırı ile doğar diyor Albert Camus. Ancak; bir şeyi anlatmak ve alımlı cümlelerle dile getirmek başka, hayata geçirmek başka bir şeydir. Herşeyi kapsayan, doğru-yanlış cetvellerinin üzerinde bir hakikati aramak ancak samimiyetle çıkılabilecek, zorlu bir yolculuk olabilir. Bu yolculukta kendimizden başka bir şeyimiz yok. O halde, evren içindeki yolculuğumuzun ve hakikatin sembolü olan kendimize dönmemiz ve “kendimizi bilmemiz” gerekmektedir. Bana göre üzerimizdeki ve çevremizdeki perdeleri, zırhları samimiyetle yırtmadan daha geniş ve yetkin bir kavrayışa kavuşmak mümkün değildir. Sanırım parıltılı bir illüzyonun, yani hakikatsiz bir yaşamın hammallığını bırakmak ancak bu şekilde olabilir.
Albert Camus doğru demiş...Ama bu yapılacak demek değil olsa olsa should olabilir...İnsan gerçeğin peşinde koşanlar ile mutlu olanlar diye ayrılmalı bence..Gerçek insanın aklının alamayacağın yaşam programı ile çelişen bir durum...Ölümü nasıl bilmiyorsa gerçeğide bilmemesi gerek..Gerçeği asla bulamayacağını bilmek kişiyi mutluda etmeli mutsuzda..Bu noktada kabullenme önem kazanıyor.. Algoritm şöyle.. Gerçeğin farkındamısın...farkında isen kabullendin mi ( Mutlusun) kabul etmedin mi de mutsuzsun... A şuda var mutsuzluğuda kabul edebilir bundan da mutlu olabilirsin. Başa dönersek.. Gerçeğin farkıda değilsen mutlu olmalısın. Bilmediğin bir şey seni zaten ne mutlu eder nede mutsuz...Şu yolculuk işine hiç kafam yatmadı zaten.. Bu nasıl yolculuk ...? Yolculuk dedin mi bir yerden bir yere gitmek devamlı değişiklikler yaşamak olmalı..Ama sen olduğun yerde de kendini yenileyebilirsin. Bu yolculuk lafı bana uymuyor başka bir şey olmalı.. Mesela ..ne olabilir ..MACERA desek....Yaşam herkez için bir macera...bak fena da olmadı..
Arkadaşlar güzel diyosunuz hoş diyosunuz da şu cümleleri bi de insan evladının anlayabileceği şekilde kursanız... Hani madem biliyosunuz, dehaların herşeyi basitleştiren insanlar olduğunu da bilin. Bu sanki şifreli konuşmak gibi. Hani biz böyle konuşalım ki belli kültür seviyesinde olmayanlar anlamasınlar, bilgimizi paylaşmayalım. Tabii bu tür cümlelerde bir de hava atma tribi vardır. "Herşeyi kapsayan, doğru-yanlış cetvellerinin üzerinde bir hakikati aramak ancak samimiyetle çıkılabilecek, zorlu bir yolculuk olabilir." Ne şimdi bu? Doğru yanlış cetveli? Pek güzel kavramsal takılmış arkadaşımız fakat bu ne seni daha bilge yapıyor ne de cümleni daha anlaşılır. Gerisiyle uğraşmıyorum bile. Şu entel dantel triplerini bırakıp adam gibi konuşalım mümkünse. Güzel abimiz de süper demiş, nesi güzelse artık...
-
Peki madem. Buradan devam edelim.
Aklımdaki şey yeni bir blog sayfası açmaktı başka bir adla ama beceremedim.
Zaten bu aralar internetle ilgili hiç bir ...
Ne demeli...
-
İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir
kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından öldürülmüş,
bu...
Cover up
-
Mail inbox'ı temizlerken eskiden gelen yorumlarla karşılaşıp hatırladım;
"Aaa benim bir bloğum vardı eskiden!"
Ne yavaş, ne sakin, ne naif, ne komik bir dön...
Corona Virüsüne Kedi Şifası
-
Uzun süredir yazmıyorum. 4 yıl olmuş. Bugün yazmak istedim.
Corona virüs salgını nedeniyle evdeyim. Zaten evden çalışırken, evde olmak
benim için bir şa...
TESLA'NIN DEHASIYLA KADINLARIN GELECEĞİ
-
Bilim insanı dahi Tesla, John B. Kennedy’ye, Ocak 1926’da verdiği ve
Colliers isimli dergide yayınlanan röportajda cinsiyet rollerinin
değişeceğini ve k...
40
-
Günler günleri, aylar ayları kovaladı :p
Gülüyorum ama aslında tam olarak böyle oldu. bu arada ben 40 yaşımı
bitirdim, 41 e az kaldı. 40 yaş çok iyi gelmed...
Nausicaa of the Valley of the Wind
-
*2018'de İzlediğim 9.Film: NAUSICAA of the VALLEY of the WIND *
Orjinal Adı: Kaze No Tani No Nausicaa
Türkçe Adı: Rüzgarlı Vadi Prensesi Nausicaa
Yönetmen...
necefli maşrapa
-
Bir önceki yazımın hemen ertesi günü, bu blogun 10. yaşıydı. 10 YIL!
Yıllardır hep geç kutlamakla beraber, bu sefer iyice arayı açtım ve yine
bir yorumla ...
Ela Gelince
-
Uzun zamandır yazmadığım blog dünyasına geri dönüş yaptım ; yapmalıydım :)
Şimdi Doğa hanıma blog yapmışken ve yazmayı uzun süre önce asgariye
indirmişke...
KÜLLENEN ATEŞ 2006dan 2016ya
-
Once twitter çiydim, simdi de epeydir instagramciyim.
Facebook u ise ciktigindan beri sevemedim, belki hiçbir zaman meraklı ve
dedikoducu olamadigim için b...
Pablo Casals - The Swan
-
Pablo Casals, bu sıralar Yaratıcı Yazarlık Atölyesinde kafa yorduğumuz
Katalanlardan biri. Geçtiğimiz yüzyılın en iyi çellocularından biri
sayılıyor kend...
MADRİD - 4
-
Biz bu gruba bayıldık. Makyajları, kostümleri, ve mimikleri, çaldıkları
neşeli parçalara eşlik ediyordu. Çocuk dinleyicilere ise özel ilgi
gösteriyorlardı...
DÖNDÜMMM
-
Uzun bir aradan sonra merhaba!!! Yazmayalı çok oldum, blog işi zaman ve
emek isteyen bir iş. Günlük hayat karmaşası, çocuk dışında bahsedecek konu
bulmada...
Olur ya..
-
İnsan iki dakika sonra ne yaşayacağını kestiremiyor.. İşin garip tarafı bu
kestiremezlik de şu anki gibi tuhaf şeyler olmasına neden oluyor..
Sanıyorum ...
kaRa
-
Kapkara artık bu dünya bana. Yas karası... Bitmez bir siyah.
Benim annem... Yumuşacık elli, sıcacık yürekli annem...
Annem... Kuzum... Canımm...
Önce so...
İHTİMAL
-
İhtimaller çok. Ve ne çok düşünür insanın beyni böyle zamanlarda. Aklın
sınırlarını zorlayıp durur sürekli. Kimi düşe yakın, kimi gerçeğe, yeni
yeni fiki...
LİSANLAR AYRI OLSADA
-
49 yaşındayım, aklım erdiğinden beri memleketimiz olan İskenderun ve Adana
da arap kökenli vatandaşların kendi lisanlarını,çarşıda pazarda konuda
komşuda a...
Tarih tesaduf sadece...
-
Clinton bizim kurabiyenin okuluna geldi bugun; dunyada egitim olanagi
bulamayan cocuklar icin sosyal olusumlar filan..
Bizim kiz secilen 70 cocuktan biri...
Kaybolmak üzerine
-
Bilmediğiniz bir yere gittiğinizde en büyük yardımcınız GPRS cihazları oldu
artık, Fiyatları son derece makul, kullanımı kolay, önce bulunduğunuz yerin
ya...
Gün gelecek çok mutlu olucak insanlar!
-
*İnsan kendisine yaşatılanları bir başkasına yaşatır öyle ya da böyle.*
*Bu bir savunma mekanizmasıdır ya da ruhun kendini iyileştirme süreci
bilinçaltında ...
Onur um..... gururum
-
En sonunda bi senelik calismalarimizin sonucunu alacagimiz son 2 saati
tamamladik aslinda cocuklarin yeterliliklerinin bir kac saate sigdirilarak
olculmes...
Bu Mekân, 02 Ağustos 2006 tarihinde kurulmuş olup, o tarihten bu yana, dostluk, kardeşlik, neşe, gırgır, hüzün, film, müzik, hâtırâlar, insana ait tüm güzel şeyler biriktirilmekte ve her tür hıyar, zerzevat ve faideli zebzeden bahsedilmektedir.. Yazı ve yorumlardan yazarları sorumlu olup, sorunlu yazılardan sorumlu devlet bakanımız yoktur.
8 yorum:
Samuel Beckett'in bu sözü bana şunu hatırlattı nedense ; “Çünkü insan zamanla düşmanına benzer. Onu altetmeye çalışırken kendi denetimi dışında bir şiddetin tutsağı olur. Canavarı yokederek kurtardığın kendi hayatına sarıldığında canavardan el almış olduğunu, bütün mücadelen boyunca düşmanına çıraklık yapmış olduğunu görürsün.”
eee..bu ikilemin çözümü ne..? savaşmayacakmıyız? yoksa zaferle çıktığımızda da üzülecek miyiz??
Bilinç başkaldırı ile doğar diyor Albert Camus. Ancak; bir şeyi anlatmak ve alımlı cümlelerle dile getirmek başka, hayata geçirmek başka bir şeydir. Herşeyi kapsayan, doğru-yanlış cetvellerinin üzerinde bir hakikati aramak ancak samimiyetle çıkılabilecek, zorlu bir yolculuk olabilir. Bu yolculukta kendimizden başka bir şeyimiz yok. O halde, evren içindeki yolculuğumuzun ve hakikatin sembolü olan kendimize dönmemiz ve “kendimizi bilmemiz” gerekmektedir. Bana göre üzerimizdeki ve çevremizdeki perdeleri, zırhları samimiyetle yırtmadan daha geniş ve yetkin bir kavrayışa kavuşmak mümkün değildir. Sanırım parıltılı bir illüzyonun, yani hakikatsiz bir yaşamın hammallığını bırakmak ancak bu şekilde olabilir.
süperdi.. süpppeerr..
Albert Camus doğru demiş...Ama bu yapılacak demek değil olsa olsa should olabilir...İnsan gerçeğin peşinde koşanlar ile mutlu olanlar diye ayrılmalı bence..Gerçek insanın aklının alamayacağın yaşam programı ile çelişen bir durum...Ölümü nasıl bilmiyorsa gerçeğide bilmemesi gerek..Gerçeği asla bulamayacağını bilmek kişiyi mutluda etmeli mutsuzda..Bu noktada kabullenme önem kazanıyor.. Algoritm şöyle.. Gerçeğin farkındamısın...farkında isen kabullendin mi ( Mutlusun) kabul etmedin mi de mutsuzsun... A şuda var mutsuzluğuda kabul edebilir bundan da mutlu olabilirsin. Başa dönersek.. Gerçeğin farkıda değilsen mutlu olmalısın. Bilmediğin bir şey seni zaten ne mutlu eder nede mutsuz...Şu yolculuk işine hiç kafam yatmadı zaten.. Bu nasıl yolculuk ...? Yolculuk dedin mi bir yerden bir yere gitmek devamlı değişiklikler yaşamak olmalı..Ama sen olduğun yerde de kendini yenileyebilirsin. Bu yolculuk lafı bana uymuyor başka bir şey olmalı.. Mesela ..ne olabilir ..MACERA desek....Yaşam herkez için bir macera...bak fena da olmadı..
Yaşam ; kendi gökyüzünde uçmaktır desek...
Arkadaşlar güzel diyosunuz hoş diyosunuz da şu cümleleri bi de insan evladının anlayabileceği şekilde kursanız... Hani madem biliyosunuz, dehaların herşeyi basitleştiren insanlar olduğunu da bilin. Bu sanki şifreli konuşmak gibi. Hani biz böyle konuşalım ki belli kültür seviyesinde olmayanlar anlamasınlar, bilgimizi paylaşmayalım. Tabii bu tür cümlelerde bir de hava atma tribi vardır. "Herşeyi kapsayan, doğru-yanlış cetvellerinin üzerinde bir hakikati aramak ancak samimiyetle çıkılabilecek, zorlu bir yolculuk olabilir." Ne şimdi bu? Doğru yanlış cetveli? Pek güzel kavramsal takılmış arkadaşımız fakat bu ne seni daha bilge yapıyor ne de cümleni daha anlaşılır. Gerisiyle uğraşmıyorum bile. Şu entel dantel triplerini bırakıp adam gibi konuşalım mümkünse. Güzel abimiz de süper demiş, nesi güzelse artık...
Genel tercih üzerine anlaşır bir şiir yazıyorum..
Fare mutfakta,
Kaçacak yer arıyordu.
Kediye sordu...
Bilemiyorum yeterince anlaşılabilir oldum mu ?
Yorum Gönder