Pazar, Ekim 27, 2013

Haberler

Geçenlerde çok yakın bir arkadaşımın ricası üzerine yaklaşık 70-80 kişilik bir partide saat 21-24 arasında dj'lik yaptım Feliks...
Millet bayağı coştu... Dans, dans, dans...

Sonra party bitti, millet kaçtı, sadece üç-beş kişi kaldık.
Ben aletleri toparlayacakken, sonradan öğrendiğim kadarı ile hiç evlenmemiş 60 yaşlarında bir bayan "Sizden bir şarkı çalmanızı rica ediyorum." dedi. "Olur." dedim."Nedir?"

"Atilla Atasoy'dan Haberler'i istiyorum." :))))

Neyse, buluverdim. Çaldım. "Bir daha." dedi... Sonra bir daha...

Ablamın o saatten sonra ne haberi beklediğini bilmiyorum.

Ama 15 gündür sürekli ağzımda;

İyi mi kötü mü haberler, haberler
Söyle şimdi nasıl haberler, haberler

Yaktın beni abla...

Lastik

Saçını toplayabilmek için, içinde 100-150 tane ince siyah lastik olan bir paket kaparsın Feliks...

Her bir lastik sana 2-3 gün gider... Paketin bitmesine yakın, kızına ya da karına ait olan, daha sağlam, daha dayanıklı görünen, kalın lastikten yapılmış bir başkasını görürsün, aynanın önünde...

Dersin ki; Ben bir müddet bunu kullanayım. Daha birinci gününde kopar o lastik...
İncecik, ucuz gibi görünen diğerlerinin onca sağlamlığına karşın, senin sağlam diye düşündüğün lastik cırtlar...

Aynanın önünde gördüğünde aklından geçen, "Bu lastik, en azından aynada kendine baka baka, sağlam kalmıştır." düşüncesine rağmen, cırtlamıştır.

Hayatta böyle değil mi Feliks?

Ummadığın lastik sana tüm hayatın boyunca eşlik ederken,
sağlam diye düşündüklerinin, ilk zorladığında ortadan ikiye ayrılıvermesi...

Cuma, Ekim 04, 2013

baĞzıları...

Herifler vardır...
hayatları boyunca çalışıp didinen...
elbette bu didinme sırasında hataları da olmuş...
ve bu hataları yüzünden tepetaklak oldukları zamanları olan...

Karılar vardır...

iyi zamanlarında bu heriflerin...
hediye edilen yüzüklerle hava atan...
ama herif boka battığında herkesin içinde herifi boka batıran...

kadınlar vardır, kocalarına herif denilmesinden rahatsız olmayan,
ama kendilerine karı denilmesine çok kızan...
tek taraflı...

boşandımıydı o heriften...
bambaşka bir hanımefendi olan...
saçı, başı, giyimi, dostları, yaşamı değişen...
eski herifi sallamayan...
kocasıyken de zaten hiç sallamamış ama yüzük bokuna sallamış gibi görünen...
adam kaybettiğinde bi'debikte ben koyayım demekten çekinmeyen...
zaten birlikteyken bile bir başka yaşamın hayalini kuran...

sen arkadaşısın zannedersin kendini ikisinin de...
adamın hatasının büyük olduğunu bilirsin ve söylersin.
ama kadının da az biraz hatası olduğunu söylediğinde...
herif iplemez de...
karı siler seni her yerden...

kadın böyledir.

mutludur o şimdi.

ne eski kocası...

ne eski kocasının arkadaşları...
ne eski anılar...
ne eski dostluklar...

bir kalemde siler kadın...

hepsi böyle değildir elbet amma...

bir kalemde siler bazıları...

olsun.

sosyal medyada uçuşan saçları güzeldir onların...

Eylülün yirmiyedisi




B
ir arkadaşım Facebook'ta Ertuğrul Özkök'ün bir yazısının linkini paylaşıyor.
Alttaki yorumların bir çoğu ve özellikle "o kadar yalakalıktan sonra doğru da yazsa boş." yorumu anlatmaya çalıştığım şey...
Yılmaz Özdil bir gün yazı yazmıyor, karısının hastalığı yüzünden,
adamın ne i.neliği kalıyor, ne yazarlığı, ne satılmışlığı...

Bu anlayış yüzünden bizden bir b.k olmuyor...

O liboştu, bu dönekti, şu yalakaydı derken sözde aynı uğurda savaştığını zanneden milyonlarca yalnız insan...

Kimse kimseyi ne yapsa beğenmiyor.

Karşı olduğu partinin gençlik kolunun cep telefonunu vererek "7/24 hizmetinizdeyiz. Kömür mü lazım, makarna mı?" pankartını facebookta paylaşıp küfür edeceğimize, kendi kollarımızı oluşturarak, "7/24 hizmetinizdeyiz." pankartımızın altına cep telefonumuzu yazmak zor çünkü bize...

Tinerci çocukları sokaklardan toplayıp, eğiterek kendi militanları haline getiriyorlar diye karşı partiye kızıyoruz.
Yapsana aynısını, konuşacağına...

Çok tuhafız arkadaş, çok...

İki saniyede karar verir, yazar, bunun da en doğrusu olduğunu düşünürüz, kavga bile ederiz... Sadece lâfta ama... Sahada değil.
Birbirimizi klavyelerimizle, hainlikle, gaflet içinde olmakla suçlarız...
Sadece %100 bizim gibi düşünmüyor diye...

Diyorum ki...

Tuncel Kurtiz sonsuzluğa geçmeden iki gün evvel, yanlışlıkla hani, olur da nefret ettiğimiz bir liderin ya da partinin yapmış olduğu ufacık olumlu bir şeyden bahsetseydi...

Bu gün son nefesini verirken ne kadar denyo olduğumuzu düşünür müydü misâl?

İki dakikada insan unutuyorsunuz yeğenler, der miydi?